Ashabı Kehf’in hayat serüveninden alacağımız birçok ibret var… Onlar Allaha iman eden bir avuç gençti… İmanlarına yar olmayan şehirleri sarayları terk edip dağları, mağaraları mesken edinmişlerdi… Onlar şehirde sarayda kaldıkları süre içinde boş durmamış, yüreklere iman, hayata umut tohumu ekmişlerdi… Ne makamları ne de rahatları onları davalarından, adamlıklarından edebilmişti… Davalarının yaşama imkânının kalmadığını gördüklerinde gözlerini hiç kırpmadan davalarının yaşaması için yaşadıkları şehri, görev yaptıkları sarayı terk etmiş bilmedikleri, tanımadıkları yeni yurtlara yürümüşlerdi… Bir mağaraya girip dinlenmiş ve orada uyuyakalmışlardı… Ancak bu sefer ki uykuları her zamankinden farklıydı, uykudan ancak 300 küsur yıl sonra uyanabilmişlerdi… Gözlerini açtıklarında, şehrin sokaklarını adımladıklarında kaçtıkları şehrin müşahede ettikleri şehir olmadığını görmüşlerdi… Zira her şey değişmişti… Şehirde yaşadıkları süre zarfında ektikleri iman tohumları filizlenmiş, emekle...
'' Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlâkın gereğine göre davran. '' "Tirmizî, Birr, 55."