Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GUSÜL

GUSLÜN HÜKÜM VE ÇEŞİTLERİ Gusl'ün Mânâsı Gusî kelimesi lügatte, suyun herhangibir şey üzerinden dökülmesi demektir. Şer'î mânâsı ise, suyu hususi bir niyetle bedenin üzerine dök­mektir. Guslün   Meşruiyeti Gusl ister nezafet için, ister cünüplüğü gidermek için olsun meşrudur. Bir ibadete şart olup olmaması durumu değiştirmez. Kur'an, Sünnet ve İcma, guslün meşruiyetine delâlet eder. Kür'an'daki delillerden biri şu ayettir: Şüphesiz ki Alan, çok tevbe edenleri sever ve çok temizlenenleri de sever. (Bakara/222) Yani abdestsizlikten, maddî ve manevî pisliklerden çok korunanları, yıkananları sever. Sünnet'teki delillerden biri ise, Hz. Peygamber'in şu ha­dîsidir; Her müslümanın haftada bir defa yıkanması, o günde başını ve be­denini yıkaması boynunun borcudur. [1] Alimler, bu hadîsteki yıkanmayı Cuma günündeki yıkanmaya hamletmişlerdir. Yeri geldiğinde -Allah dilerse- daha fazla tafsilat verilecektir. İcma'dan delili de şudur: Müctehid imamlar 'Nezafet i...

TEYEMMÜM

  TEYEMMÜM İslâm  Dininin   Kolaylığı Daha önce abdestin, ibadetlerin sahih olmasının ve mushafa do­kunmanın şartı olduğunu söylemiştik. Abdest, su ile alınır, fakat insan bazen su kullanma imkânına sahip olamaz. Meselâ su bulunmayabilir veya uzakta olabilir veya su olduğu halde hastalık nedeniyle kul-lanılamayabilir. İslâm dini, kolaylık dini olduğu için böyle durumlarda abdest yerine temiz toprak ile teyemmüm etmeyi meşru kılmıştır ki müs-lümanlar ibadetlerin bereketinden mahrum kalmasınlar. Teyemmüm'ün   Mânâsı Teyemmüm'ün lügat mânâsı kasdetmektir. Şer'î mânâsı ise temiz bir toprağı, niyetle yüze ve kollara sürmektir. Bu da şu şekilde yapılır: Önce eller toprağa sürülür ve yüz toprak ile meshedilir, sonra sol elle sağ kol, sağ elle de sol kol meshedilir. Teyemmüm'ün   Meşruiyeti Teyemmüm Kur'an ve Sünnet'le sabittir. Kur'an'dan delili şu ayettir:    ; Eğer hasta veya seferde iseniz veya tuvaletten gelmişseniz veya kadınlara doku...

FARZ NAMAZLAR VE VAKİTLERİ

  Farz  Namazlar Mükellef olan her müslümana farz olan namazlar sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarıdır. Bu namazlar, Hz. Peygamber'in Beyt'ül-Makdis'e, oradan da semaya çıkarıldığı gecede farz kılınmıştır. Allah Teâlâ, peygamberine ve diğer müslümanlara bir gün bir gecede elli vakit namaz farz kıldı. Sonra beş vakite düşünceye kadar tahfif etti. Beş vakit namaz kılınır, fakat elli vakit namaz ecri verilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Ben Mekke'de iken evimin tavanı ayrıldı, Cebrail indi, sonra elimden tutarak beni en yakın semaya götürdü.  Allah Teâlâ üm­metime 50 vakit namazı farz kıldı. Bunun üzerine tekrar Allah'a müracaat ettim. Allah 'Onlar beş vakittir ve yine onlar elli vakittir. Benim nezdimde söz değişmez' buyurdu. [3] Sahih görüşe göre İsra hâdisesi, Hz. Peygamber Mekke'den Medine'­ye hicret etmeden 18 ay önce olmuştur. Durum böyle olunca beş vakit namaz, Hz. Peygamber'in daha önce sabahları ve akşamları kıldığı iki vakit...

Farz Namazı İade ve Kaza Etmek

  Farz Namazı İade ve Kaza Etmek Farz namazlardan birini kıldığı halde, bir eksiklikten veya edeplerine riayetsizlikten dolayı yeniden kılmaya namazı iade etmek denir. Bu müs-tehabdır. Meselâ öğle namazını tek başına kıldıktan sonra, cemaatle tekrar kılmak sünnettir. Farz olan, kişinin ilk kıldığı namazdır, ikinci kez kıldığı namaz ise nafile olarak defterine kaydedilir. Hz. Peygamber sabah namazını kıldıktan sonra, namazı cemaatle kılmayan iki kişi görünce 'Neden bizimle beraber kılmadınız?' diye sordu. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz daha önce konakladığımız yerde namazımızı kıldık' diye cevap verdiler. Hz. Peygamber 'Sakın böyle yapmayın. Cemaatle beraber namazınızı tekrar kılın. Çünkü daha önce kıldığınız namaz sizin için nafile olur' dedi. [28] İlk kılinan namazda eksiklik veya âdaba riayetsizlik yoksa, kılacağı namaz da ilk kılınandan daha faziletli olmayacaksa, onu iade etmek (tekrar kılmak) sünnet değildir. Vakti çıktıktan veya bir rekât yetişmeyecek kadar ...

NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU VAKİTLER

  Namaz  Kılmanın  Mekruh  Olduğu  Vakitler Namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu vakitler şunlardır: 1.   Cuma günü hariç, güneş tam tepedeyken ve sabah namazından sonra güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar namaz kılmak tahrimen mekruhtur. 2.   İkindi namazından sonra güneş batincaya kadar namaz kılmak da tahrimen mekruhtur. Bu vakitlerde namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğunun delili şu hadîstir: Ukbe b. Âmir el-Cühenî şöyle demektedir: "Hz. Peygamber üç vakitte bizi namaz kılmaktan ve ölülerimizi gömmekten nehyetti: Güneş doğmaya başladığından bir mızrak boyu yükselinceye kadar, güneş tam tepeden biraz batıya meyledinceye kadar, güneş batmaya meyledip batıncâya kadar..." [24] Bu kerahat, sebepsiz kılınan namaz ve kasden gömülen ölü için sözkonusudur. Fakat kendiliğinden o vakitlere rastlayan cenaze için, kaza namazı, mescid namazı gibi namazlar için kerahat sözkonusu değildir. Bunları, bu sebeplerden ötürü o vakitlerde kılmanın mekruh olmadığın...

Namaz Kimlere Vacibdir?

Erkek veya kadın âkil-bâliğ olan her müslümana namaz kılmak farzdır. Kâfir'e namaz kılmak farz değildir. Kâfir 'Neden namaz kılma­dın?' diye hesaba çekilmez. Fakat ahirette cezayı gerektirmesi açısından kâfir'e de farzdır. Çünkü müslüman olup namaz kılabilirdi. Bunun böyle olduğunun delili şu ayettir: 'Sizi sekar'a (alevli ateşe) sokan nedir?' (Mücrimler şöyle) derler: 'Biz namaz kılanlardan değildik, fakire yedirmezdik, bâtıla dalanlarla be­raber (biz de) dalardık. Hesap gününü de yalan sayardık. Nihayet bize ölüm gelip çattı'. (Müddessir/42-47) Küçük çocuklara ve delilere namaz farz değildir. Çünkü çocuklar ve deliler mükellef değildir. Hayızlı ve nifaslı kadınlara da namaz farz değildir. Çünkü bu durumda iken namaz kılmaları sahih olmaz; onlarda namaza mâni olan abdestsizlik hali mevcuttur. Kâfir, müslüman olduğu zaman küfürdeyken geçen namazları kaza etmekle mükellef değildir. Şeriat bunu, dine teşvik etmek amacıyla böyle bir hükme bağlamıştır. K...

NAMAZ VE DİNDEKİ YERİ

  Namazın   Meşruiyetinin   Delilleri Namazın meşruiyeti birçok ayet ve hadîsle sabit olmuştur. Bu husus­taki ayetlerden bazıları şunlardır: O halde akşama girdiğinizde de sabaha çıktığınızda da Allah'ı teşbih ve tenzih edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde (bulunan tüm varlıkların) hamd(i) Allah'a mahsustur. Gündüzün sonunda da, öğle vakti geldiğinde de (Allah'ı teşbih edin ve ikindi ile öğle namazını kılın!) (Rum/17-18) İbn Abbas'a göre 'akşama girdiğinizde' sözünden maksat, akşam ve yatsı namazlarıdır. 'Sabaha çıktığınızda1 sözünden maksat da sabah na­mazıdır. Aşiyyen kelimesinden maksat, ikindi namazıdır. 'Öğle vakti geldiğinde' ibaresinden maksat da öğle namazıdır. Şüphesiz ki namaz, mü'minlerin üzerine vakit(leri bel)li bir farzdır. (Nisa/103) Hadîsten delili ise, yukarıda geçen İsra Hadîsinden başka şu hadîs­lerdir: Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken şöyle bu­yurmuştur: Onları, önce Allah'tan başka ilah olmadığı...

NAMAZ

   NAMAZ Salât lugatta hayır dua'da bulunma anlamını ifade eder. Onlar için salât (dua) et. Şüphesiz senin salâtın (duan) onlara huzur verir.   (Tevbe/103) Yani 'Onların affedilmeleri için Allah'a dua et!' Fakihlerin ıstılahında ise, iftitah tekbiriyle başlayıp selâmla sona eren ve kendine mahsus şartları bulunan söz ve fiillere salât denir. Bu söz ve fiillerin tümüne, içinde dua olduğu için salât denilmiştir. Çünkü dua, bunların en önemli kısmını teşkil etmektedir. Böylece kül! (bütün), par­çasının ismini almıştır. Namaz'ın  Hikmetleri Namaz'ın birçok hikmet ve sırları vardır. Bunları şöyle özetleyebiliriz: 1.   İnsan, namaz vasıtasıyla gerçek şahsiyetini bulur. Bu da Allah'ın kulu olduğunu idrak etmesidir. Dünya zevkleri ve insanlarla meşgul ol­ması, insana bu gerçeği unutturduğu zaman, namaz bu gerçeği tekrar hatırlatır. 2.  Namaz sayesinde insan nefsine, Allah'tan başka hakikî nimet yere­nin ve yardım edenin olmadığı gerçeği yerleşir. Her ne kadar ...