Ana içeriğe atla

NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU VAKİTLER

 


Namaz  Kılmanın  Mekruh  Olduğu  Vakitler

Namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu vakitler şunlardır:

1.  Cuma günü hariç, güneş tam tepedeyken ve sabah namazından sonra güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar namaz kılmak tahrimen mekruhtur.

2.  İkindi namazından sonra güneş batincaya kadar namaz kılmak da tahrimen mekruhtur.

Bu vakitlerde namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğunun delili şu hadîstir:

Ukbe b. Âmir el-Cühenî şöyle demektedir: "Hz. Peygamber üç vakitte bizi namaz kılmaktan ve ölülerimizi gömmekten nehyetti: Güneş doğmaya başladığından bir mızrak boyu yükselinceye kadar, güneş tam tepeden biraz batıya meyledinceye kadar, güneş batmaya meyledip batıncâya kadar..."[24]

Bu kerahat, sebepsiz kılınan namaz ve kasden gömülen ölü için sözkonusudur. Fakat kendiliğinden o vakitlere rastlayan cenaze için, kaza namazı, mescid namazı gibi namazlar için kerahat sözkonusu değildir. Bunları, bu sebeplerden ötürü o vakitlerde kılmanın mekruh olmadığının delili şu hadîstir:

Kim bir namazı (kılmayı) unutursa, onu, hatırladığında kılsın. Onun bundan başka kefareti yoktur: 'Beni hatırlamak için namaz kıl!' (Tâhâ/14)[25]

Hz. Peygamber'in 'Onu hatırladığında kılsın' sözü, hatırladığı zama­nın o namazın meşru vakti olduğuna delâlet eder. Bazen kazaya kalan namaz, mekruh olan vakitlerde hatırlanabilir. Bu nedenle kazaya kalan namazın bu vakitlerde kılınmasının bu yasaktan istisna edildiğine delâlet eder.

Ümmü Seleme şöyle diyor: Hz. Peygamber ikindi namazından sonra iki rekât namaz kıldı. Onun ne namazı olduğunu sordum. Bana 'Ey Ebu Umeyye'nin kızı! İkindi namazından sonra kıldığım iki rekâttan sual etmiştin, bunun sebebi şudur: Bana Abdulkays kabilesinden bazı kimse-ier (İslâm'a girmek için) gelmişlerdi. Bunlar, şu öğle namazından sonraki iki rekât (nafile) namazdan beni meşgul edip alıkoymuşlardı. Bu kıldığım iki rekât namaz, öğlenin o iki rekât son sünnetidir' dedi.[26]

Sebepleri olan diğer namazlar da kazaya kalmış namaza kıyas edilmiştir. Bu mutlak nehiyden Mekke haremi hariçtir; Mekke hareminde her vakitte her türlü namaz kılınabilir. Çünkü Hz. Peygamber şöyle bu­yurmuştur:

Ey Abdimenafoğullan! Şu Kabe'yi ziyaret eden hiç kimseyi, gece veya gündüzün herhangibir vaktinde tavaf etmekten ve namaz kılmaktan menetmeyin.[27]

______________________________________


[24] Müslim/831

[25] Buharî/572; Müslim 684, (Enes'ten)

[26] Buharî/1176; Müslim/834

[27] Tirmizî/868; Ebu Dâvud/1894

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

KUR'AN'DA EVREN, YARATILIŞI VE KANUNLARI

Kur'an'ı inceleyen bir kimsenin göz önünde bulundurması gereken bir husus: Kur'an'da yer alan kimi ayetlerdeki evrenin yaratılışı, kanun ve sahnelerine ilişkin işaretler, yüce Allah'ın azametine, egemenliğinin sınırsız genişliğine, sanatının incelik, eşsizlik ve takdirine, her şeyi kuşatmasına, kudretine ve tedbirine dinleyicilerin dikkatini çekmeyi hedeflemiştir. Davetin ana hedeflerinden Yüce Allah'ın varlığının vücubunu, en mükemmel sıfatlarla nitelenmesini, her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu; çoluk-çocuğa, ortağa, yardıma ihtiyacının olmadığını; Rablik ve ulûhiyette bir ve tek olduğuna; sadece bir tek kendisinin, önünde boyun eğilmeye,ibadet edilmeye, yönelmeye, yakarışa ve mutlak tasarrufa layık olduğuna; ilminin büyük küçük her şeyi kuşattığına; evrenin, Onun hikmetinin gerektirdiği kanunlar çerçevesinde yaratılışındaki ulu ve yüce hikmetine dikkatleri çekmeyi vedesteklemeyi hedeflemiştir. Sonra Allah, korku ve heybetini dinleyicilerin kalplerine ser...