Ana içeriğe atla

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK



Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz. 

İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur. 

Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasında geçen zamana, 
1. tarife göre ''ahiret alemi'', 
2. tarife göre ise '' berzah alemi'' denir. Allah-u Teala buyuruyor ki:

- Ta ki, ben terk ettiğim imanı İmanı yerine getirip salih bir amelde bulunayım. Hayır (artık dünyaya dönülmez) müşriklerden her birinin söylediği bu sözler, söyleyene ait faydasız bir laftır. Önlerinde ise bir mezar (BERZAH) vardır; diriltilecekleri güne kadar oradadırlar.

Bu ayeti kerime, hem ahiret aleminin başlangıcı olan berzah aleminin varlığını, hem de kafir ve kötü olan kimselerin pişman olacaklarını ve yapmış oldukları kötülüğü yapmamak, yapmadıkları iyiliği yapabilmek için dünyaya tekrar dönme isteğinde bulunacaklarını, ancak bu isteklerin ve pişmanlıkların kendilerine hiçbir fayda vermeyeceğini ifade ediyor.

Kabir alemi, özel olarak, kişinin ölmesi; genel olarak da, birinci sû'ra üflemekle (kıyametin kopması ile) başlar. İsrafil'in ilk defa sû'ra üflemesiyle kıyamet kopar, ikinci defa üflemesiyle ise mahlukât tekrar dirilir. İki nefha arasındaki müddet hakkında İbni Abbas, Ebû  Hureyre (ra)'un ''İki nefha arası kırk yıldır.'' dediğini rivayet etmiş ise de, bu rakam kesin değildir. Bu hususta Hz. Peygamber (SAV):
''Sû'ra iki üfleme arasında kırk (fark) vardır. Buyurmuştur. Bu kırk dediği kırk saniye mi, kırk dakika mı, kırk saat mi kırk yıl mı veya kırk asır mı? Bilinmez... 

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereket hepinizin üzerine olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

KUR'AN'DA EVREN, YARATILIŞI VE KANUNLARI

Kur'an'ı inceleyen bir kimsenin göz önünde bulundurması gereken bir husus: Kur'an'da yer alan kimi ayetlerdeki evrenin yaratılışı, kanun ve sahnelerine ilişkin işaretler, yüce Allah'ın azametine, egemenliğinin sınırsız genişliğine, sanatının incelik, eşsizlik ve takdirine, her şeyi kuşatmasına, kudretine ve tedbirine dinleyicilerin dikkatini çekmeyi hedeflemiştir. Davetin ana hedeflerinden Yüce Allah'ın varlığının vücubunu, en mükemmel sıfatlarla nitelenmesini, her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu; çoluk-çocuğa, ortağa, yardıma ihtiyacının olmadığını; Rablik ve ulûhiyette bir ve tek olduğuna; sadece bir tek kendisinin, önünde boyun eğilmeye,ibadet edilmeye, yönelmeye, yakarışa ve mutlak tasarrufa layık olduğuna; ilminin büyük küçük her şeyi kuşattığına; evrenin, Onun hikmetinin gerektirdiği kanunlar çerçevesinde yaratılışındaki ulu ve yüce hikmetine dikkatleri çekmeyi vedesteklemeyi hedeflemiştir. Sonra Allah, korku ve heybetini dinleyicilerin kalplerine ser...