Ana içeriğe atla

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                            

                                 GÜLSÜM AÇAN 

İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı. Hz. Osman’ın evini kuşatan Mısırlılara karşı diğer sahabe çocukları gibi mücadele etmiş olsa da ne yazık ki halifenin şehit olmasına mani olamamışlardır. Hz. Ali’nin halife olmasıyla birlikte Abdullah b. Zübeyr halifenin Hz. Osman’ın katillerini tespit etmek hususunda yavaş davrandığını iddia ederek onun karşısında yer aldı. Bu durum sahabelerin önde gelenlerinin de Hz. Ali karşısında yer alamasıyla Cemel Ordusu’nun oluşmasına neden oldu. Bu orduda Hz. Aişe (r.h) ve Zübeyr b. Avvam, Talha b. Ubeydullah ve Abdullah b. Zübeyr gibi önemli sahabiler yer almaktaydı. Abdulah b. Zübeyr orduya komuta etmekle görevlendirildi böylelikle Zübeyr b. Avvam, Talha b. Ubeydullah arasında ortaya çıkan liderlik tartışması da halledilmiş oldu. 656 yılındaki Cemel Savaşı’ında mücadeleyi Hz. Ali kazanınca Abdullah b. Zübeyr Hz. Aişe (r.h.) ile Medine’ye döndü. Hz. Ali ve Muaviye arasında yapılan 657 yılındaki Sıffın Savaşı’nda kazananı tespit emek için yapılan Hakem Olayı’nda Muaviye’nin hakemi olan Amr b. As ve Hz. Ali’nin hakemi olan Ebu Musa el- Eşar’inin düzenlediği toplantılarda Ezruh’ta bulunmasına rağmen yer almadı. (DİA, Abdullah b. Zübeyr )
Hz. Hasan‘ın Müslümanlar arasında daha fazla kan dökülmemesi için ve kendisinden sonra halife olacak kişinin Müslümanlar tarafından belirlenmesi şartıyla halifeliği Muaviye’ye devretti. Ancak Muaviye bir süre sonra oğlu Yezid’i yerine halife tayin ettiğini ilan edince Abdullah b. Cafer, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer, Abdurrahman b. Ebu Bekir ve Hz. Hüseyin buna karşı çıktılar. Maviye onlarla konuşmak için Medine’ye gelince bu sahabiler Mekke’ye gitti her ne kadar Muaviye onları ikna edebilmek için arkalarından gitse de bunda başarılı olamadı. Abdullah b. Zübeyr hiçbir zaman Yezid’in halifeliğini tanımadı ve ilerleyen zamanlarda kendi halifeliğini ilan etti. 

      Hz. Ali’nin Hariciler tarafından Kufe’de şehit edilmesinin ardından Hicaz bölgesi, Irak ve Basra Hz. Hasan’a biat etti. Hz. Ali’nin şehit edilmesiyle kendisine karşı güçlü bir rakibin kalmadığını anlayan Muaviye b. Ebu süfyan  Şam’da kendi halifeliğini ilan ederek halktan biat almaya başladı. Bunun üzerine Hz. Hasan Kufe halkının babasına yaptıkları gibi hiçbir zaman kendisini tam olarak desteklemeyeceklerini bildiğinden toplumda ortaya çıkan bu yönetim kaosunu da sona erdirmek için Muaviye ile halifelik haklarını devretmek için görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler neticesinde Hz. Hasan, Muaviye’den Hz. Ali taraftarları ve ailesine zarar vermemek, sözlü hakaretlerde bulunmamak,  bazı kaynaklara göre kendisinden sonra halife olacak kişinin Müslümanların tercihine bırakmak gibi şartlar öne sürerek kendisine biat etti ve taraftarlarının da biat etmesini sağladı. Bu duruma Hz. Hüseyin ve Abdullab b. Cafer şiddetle karşı çıktılar. 29 Temmuz 661 yılında Hz. Hasan Müslümanlar arasında daha fazla kan dökülmemesi için halifelik haklarından feragat etmiş oldu.(Apak,2017, s.343,348-351;DİA, Abdulah b. Zübeyr). Bu yıla amü’l-cemaa (birlik yılı) denir(Apak,2017; s.48). 661 yılında Muaviye’nin hilafette tek başına yer almasıyla İslam toplumu’nda bulunan kargaşa bir süreliğine de olsa sona ermiş oldu. Muaviye hilafette tek başına söz sahibi olduktan sonra Hz. Ali destekçileri ve  haricilerle mücadele etti. Mevcut yönetimin hilafına davrananlar sadece bunlar değildi. Abdullah b. Zübeyr gibi ashab önderlerinin çocukları da yönetimden hoşnut değildi. Muaviye b. Ebu Sufyan ashab çocuklarına iltifat edip, para desteğinde bulunarak onların yönetime karşı olan hoşnutsuzluklarını dile getirmelerini engellemiş oldu. (Aycan,s.105)

Abdullah b. Zübeyr’in Halifeliğini İlan Etmesinde Etkili olan olaylar
1.Yezid b. Muaviye’nin Halife Olması (680)               
      Muaviye hilafetinin ilerleyen zamanların da oğlu Yezid’i veliaht olarak tayin etmeye karar verdi. Fakat bu kararı Irak valisi olan Ziyad b. Ebih tarafından kabul edilmeyince bunu Ziyad’ın vefatından sonra açıklamıştır. Muaviye Müslümanların tekrardan ihtilafa düşerek birbirlerinin kanını dökmelerini önlemek için bu kararı aldığını duyurdu. Bu karar eskiden Bizans’ın ve Sasaniler’in yönetiminde olduklarından saltanata uzak olmayan Şam, Yemen, Irak, Kufe ve Basra’da genel olarak kabul edildi. Fakat Hicaz bölgesinde bu karar kabul edilmedi. Bunun nedenleri arasında Hicaz Arapların saltanat sistemine alışkın olmaması, yönetici olarak seçilecek kişinin zenginlik, şeref ve kabile açısından üstün olması önemli olduğu gibi esas önemli olan unsur toplumsal maslahatlar göz önünde bulundurularak idareci olarak seçilecek kişinin üstün meziyet ve yeteneklere sahip olmasıdır(Apak,2017; s.72-74). Yezid’in halifeliğinin onaylanmamasının nedenleri arasında annesinin Kelp Kabilesi’nden olması yani saf kan bir Kureyşli olmaması, çöl ortamında yetiştiği için ata binme, silah kullanma, fasih arapça konusunda iyi yetişimiş olsada zevk, eğlence ve içkiye düşkün olması nedeniyle hiçbir zaman halifeliği tam olarak kabul edilmedi( DİA, Yezid b. Muaviye )
       Muaviye oğlu Yezid’in halifeliğine onay vermeleri için Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer, Adullah b. Abbas, Abdurrahman b. Ebu Bekir’le görüşmek üzere Medine’ye gitmesine rağmen bir netice alamadı hatta Sahabe önderleri hayatlarından endişe ederek Mekke’ye gittiler(Dia,Yezd b. Muaviye). Bu konuda Hz. Aişe validemizden  yardım talep ettiyse de Hz. Aişe ona yardım etmediği gibi muhataplarına daha iyi davranması gerektiğini söyledi. Mekke’ye giden Muaviye burada hac vazifesini yerine getirdikten sonra buraya gelen sahabe önderleriyle tekrar konuştu fakat değişen bir şey olmadı. Abdulah b. Zübeyr yerine kimseyi veliaht olarak tayin etmemesini bunun halifeliği saltanata dönüştüreceğini bunun yerine ya Rasulullah gibi yerine kimseyi tayin etmemesini, ya Ebu Bekir gibi yerine herkesin kabulleneceği ve ailesinden olmayan birinin tayin etmesini, ya da Ömer’in yaptığı kendi ailesinden olmayan kişileri seçerek kararı şura heyetine bırakmasını tavsiye etti. Kaynaklarda yer alan bazı bilgilere göre Muaviye hicaz halkını tehdit ederek onlardan oğlu Yezid için biat aldı( Apak,2017;s.75-76; Dia, Yezid b. Muaviye). 
      Maviye oğlunun veliahtlığının kabul edilmesi için kendisini temsilen hac emiri olarak Mekke’ye gönderilen Yezid burada halka ikramlarda bulunarak onların gönlünü almaya çalıştı, aynı zamanda Muaviye,  Abdullah b. Zübeyr gibi Sahabe önderlerinin de katıldığı 669 yılındaki  İstanbul Kuşatması’nda orduya komutanlık etmesi için görevlendirdi(Dia, Yezid b. Muaviye). Muaviye, vefat etmeden bir süre önce oğlu Yezid’e; Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr, Hüseyin, Abdurrahman b. Ebu Bekir’den endişe duyduğunu, Hüseyin’in Irak halkı tarafından isyana çağırılacağını  arada bir savaşın vuku bulması halinde eğer kendisine galip gelirsede Hz. Muhammed’e olan yakınlığından dolayı ona iyi davranmasını, Abdullah b. Ömer ve Abdurrahman b. Ebu bekir’in çoğunluğun kararından şaşmayacağını fakat eğer olurda Abdullah b. Zübeyr kendisine isyan ederse onu öldürmesini tavsiye etti(Apak, 2017;s.81-82)
      680 yılında Muaviye’nin ölümünden sonra oğlu Yezid halife olunca Hicaz bölgesi haricinde herkesten biat aldı.  Yezid Hicaz bölgesinden biat alınması için Medine valisi Velid b. Utbe’yi görevlendirdi. Velid b. Utbe ilk olarak Hz. Hüseyin’i valilik sarayına davet etti, Hz. Hüseyin ancak halkın önünde biat edebileceğini söylerken Abdullah b. Zübeyr’de çeşitli bahaneler öne sürerek valinin sarayına gitmeyince tehdit edilmeye başlandı hatta evi valiliğin görevlilerince çevrildi. Bu  baskılar sonucunda Abdullah b. Zübeyr’in kardeşi valilik sarayına giderek bir süre sonra Abdullah’ın gelerek biatte bulunacağını söyledi. Baskıların azalması üzerine Abdullah b. Zübeyr ve Hz. Hüseyin ailesi ile birlikte  aynı gece Mekke’ye  gizlice gittiler. Medine’de kalan Abdullah b. Ömer, Abdurrahman b. Ebu Bekir, Abdullah b. Abbas herkesin biat ettiğini görünce onlarda halife yezid’e biat ettiler (Apak, 2017;s. 82-83; Dia Yezid b. Muaviye).

2.Kerbela Olayı(10 Ekim 1980)
        Hz. Ali döneminde hilafetin merkezi olan Irak, Muaviye’nin halife olmasıyla  yönetim merkezini Şam’a taşıması üzerine ıraklılar sahip oldukları ayrıcalık ve ekonomik zenginliği Şam’a kaptırdı. Hz. Ali dönemindeki konumlarını tekrar elde etmek isteyen kufeliler, Hz. Ali taraftarı olan  Süleyman b. Surad’ın evinde toplanarak Hz. Hüseyin’e Kufe’ye gelmesi için bir mektup yazdılar. Hz. Hüseyin arka arkaya gelen davet mektupları üzerine amcaoğlu Müslim b. Akil’i son gelişmelerden haberdar etmesi için Kufe’ye gönderdi(Apak,2017;s.83-85; Dia, Yezid b. Muviye). Kufe’ye giden Müslim ilk olarak Hz. Ali taraftarı olan Muhtar es-Sekafi’nin evini hareket merkez olarak belirledi. Kufe valisi Numan b. Beşir’in müsamahakar davranışları neticesinde Müslim etrafında birçok taraftar topladı ve Hz. Hüseyin’e Kufe’ye gelmesi için davet mektubu gönderdi. Fakat bu durum Kufe’deki Emevi taraftarlarınca Yezi’d’e eğer Kufe’yi istiyorsa valiyi acilen azletmesini bildiren bir mektup yoluyla bildirildi (Apak,2017;s.86-87).
       Yezid bu gelişmeler sonucunda Numan b. Beşir’i azlederek Ubeydullah b. Ziyad’ı tayin etti. Ubeydullah, Kufe’ye vali olarak gelir gelmez kufelileri toplayarak olası bir isyan hareketinde bağışlayıcı olmayacağını söyleyince Müslim’in yanındaki taraftarlar yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bunun üzerine Müslim, Hz. Ali taraftarlarından olan Urve b. Hani el-müradi’nin evini yeni hareket merkezi olarak belirledi ve faaliyetlerini buradan yürütmeye başladı. Hz. Hüseyin, Müslim’den aldığı davet mektubu üzerine Mekke’den Kufe’ye gitmek üzere yola koyuldu. Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Cafer Hz. Hüseyin’i kufelilere güven olmayacağı, onların gönlü senledir fakat kılıçları emevilerledir diyerek durdurmaya çalışsalarda buna muvaffak olamadılar. Abdullah b. Zübeyr bu davete icabet etmesini, eğer kendisinin bu kadar çok tarafatarı olsaydı ve onlardan bir davet mektubu alsaydı kesinlikle gideceğini söyledi. Kufe ‘de ise Ubeydullah b. Ziyad halkı tehdit ederek Müslim’in etrafından uzaklaştırdı. Urve b. Hani’yi tutuklatarak Müslim’i kendisine teslim etmesini talep etti bunu kabul etmeyince de kendisini öldürdü. Bunun üzerine Müslim Tav’a adlı yaşlı bir kadının evinde saklanırken yaşlı kadının oğlunun  kendisini ihbar etmesiyle Ubeydullah tarafından yakalanarak öldürüldü(Apak,2017;s.86-89). Hz. Hüseyin Mekke’den ayrıldığında Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr’e Hz. Hüseyin’in Kufe’ye gitmesinde onun etkili olduğunu ve  bu yaptığının doğru olmadığını söyledi (Aycan,s.108).
     Hz. Hüseyin’in Kufe’de bulunan Müslim’e haberci olarak gönderdiği süt kardeşi Abdullah b. Buktur’da Husayn b. Numayr’ın devriye gezen birlikleri tarafından yakalanıp Kufe valisi Ubeydulah b. Ziyad’a teslim edildi ve Ubeydullah tarafından işkence edilerek ödürüldü. Hz. Hüseyin Mekke’den Kufe’ye doğru gelirken bu gelişmeleri ancak Kadisiye’ye varınca öğrenebildi, peşpeşe aldığı bu haberler üzerine yanındakilere eğer isterlerse gidebileceklerini bunun içinde kınanmayacaklarını söyledi. Hz. Hüseyin’de bu aldığı haberler üzerine geri dönmek istediysede bu seferde Müslim’in çocukları babalarının intikamını almadan geri dönmeyeceklerini söyleyince yola devam etmek zorunda kaldı. Hz. Hüseyin’in etrafında sadece akrabaları ve Müslim’in intikamını almak isteyen çocukları kalmıştı. Husayn  b. Numeyr’ın Hürr b. Yezid komutasında gönderdiği ordu sürekli Hz. Hüseyi’ni izliyor ve onları Ubeydullah b. Ziyad’ın emri gereği kurak bir bölge olan Kerbela’ya gitmek mecburiyetinde bıraktı(Apak,2017;s.90-92).
      Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin Kerbela’daki dördüncü günlerinde Ömer b. Sad b. Ebu Vakkas komutasındaki orduyla bölgeye ulaştı. Ömer b. Sad b. Ebu Vakkas, Hz. Hüseyin’e niçin buraya geldiğini sorunca Hz.Hüseyin bizzat kufelilerden aldığı davet mektubu üzerine buraya geldiğini söylemesine ve hatta bu mektupları gönderenlerin adlarını saymasına rağmen kufeliler bunu kat’i bir şekilde reddetti. Bu sırada Hürr b. Yezid komutasındaki birlikler Hz. Hüseyin’in saflarına katıldı. Hz. Hüseyin kendisi ve ailesini Mekke‘ye gitmek için bırakmalarını, Yezid ile görüşmek üzere şam’a göndermelerini veya  Kufe’de cihat etmesine izin vermelerini istemesine rağmen bu talepleri kabul edilmedi. Hz. Hüseyin Yezid’in halifeliğini kabul etmediği için kufelilerden oluşan Emevi Ordusu’yla karşı karşıya kaldı. Ömer b. Sad tarafından atılan ilk okla savaş başladı. (Apak,2017;s. 93-96)
      Hz. Hüseyin’in etrafındakiler onu korumaya çalışsada hepsinin şehit olmasıyla geriye sadece Hz. Hüseyin kaldı. Kimsenin onu öldürmeye cesaret edememesi üzerine Şemir’in teşvikiyle kufeliler Hz. Hüseyin’e saldırdı. Husayn b. Numayr’ın attığı okun boğazına saplanması ve Şemir’den aldığı öldürücü darbeler sonucunda  Peygamber’in gözünden dahi sakındığı, namaz kılarken dahi sırtında oynamasına izin verdiği torunu şehit oldu. Kerbela’da kufeliler, Yezid b. Muaviye, Husayn b. Numeyr, Şemir, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sad b. Ebu Vakkas  tarafından 680 yılında 72 kişi şehit edilerek kesik başları önce Ubeydullah’a ardından Yezid’e gönderildi. Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının geriye kalan şehit cesetleri Beni Esed kabilesinin üyeleri tarafından Hair denilen yerde defnedildi(Apak,2017;s.96-98). Kerbela Olayı, Hicaz bölgesinde büyük bir yankı uyandırdı. Hz. Hüseyin’in öldürülmesiyle Hicaz bölgesinde tek siyasi aktör Abdullah b. Zübeyr kaldı. Abdullah b. Zübeyr halktan gizlice biat almaya başladı öyle ki mekke valisi görevini yapamaz hale geldi. (Dia,Yezid b. Muaviye)

Abdulah b. Zübeyr’in Halifeliğini İlan Etmesinden Sonra Yaşanan Olaylar

 1. Harre Vakası(27 ağustos 683)
      Yezid b. Muaviye, Abdullah b. Zübeyr’i etkisiz hale getirebilmek için kendisine meyletme ihtimali bulunan Medine’yi kontrol altına almaya çalıştı. Medine halkı ise gerek Kerbela Olayı gerekse hilafet merkezinin Şam’a taşınması nedeniyle ekonomik anlamda yaşadığı sorunlar nedeniyle Emevi hanedanlığına oldukça öfkelilerdi. Nitekim her şeyin fiyatı artmış sahip oldukları mallarıda geçinmek için Ümeyyeoğullarına satmak zorunda kalmışlardı. Bu durumun giderilmesi için Yezid Medine halkına ekonomik anlamda çeşitli vaatlerde bulundu. Medine valisi Osman b. Muhammed b. Ebu süfyan Medine önderlerinden olan Abdullah b. Hanzala, Münzir b. Abdullah ve Abdullah b. Amr’ı başkent Şam’a gönderdi. Yezid misafirleriyle oldukça yakından ilgilendi kendilerine ikramda bulundu. Fakat bu durum onların kanaatlerini değiştirmediği gibi Medine’ye döndüklerinde Yezid’in zevkü sefa içinde yaşadığı av partileri düzenlediği, içki içtiği ve namazı bile terkettiğini söleyince Medine halkı Yezid’e isyan ettiler ve bu siyasi hareketin lideri olarak da babası Uhud’da şehit edildiğinde anne karnında olan ve babasının bizzat melekler tarafından yıkandığını Rasulullah’ın bildirdiği Hanzala b. Ebu Amir’in oğlu Abdullah b. Hanzala oldu(Apak,2017;s.101,102,Dia,Harre Vakası).
      Bu gelişmeler üzerine Yezid şehir halkını tehdit eden bir mektup gönderdi fakat bu durum halkı sakinleştirmek yerine daha da öfkelenmelerine neden oldu. Bunun üzerine Yezid Emevi hanedanın da görev almış tek ensari olan Numan b. Beşir’i medinelilerle konuşması ve ihtiyaçlarının giderileceğini söylemesi için gönderdiyse de halk ikna olmadı(Dia,Harre Vakası). Medine Mescidi’nde halk Yezid’e olan biatlerini geri alarak Abdullah b. Hanzala’ya biat ettiler bu hareket ensari nitelikte görünebilir fakat kureyşlilerde buna destek vermişlerdir. Muhammed b. Hanefiyye , Zeynelabidin  ve Abdullah b. Ömer ise tarafsız kaldılar(Apak,2017;.102). Kureyşlilerin bu harekete katımamasının nedenlerinden biri olarak yaşadıkları Kerbela Olayı gösterilebilir. 
       Medine halkı biatten sonra Ümeyyeoğullarının lideri statüsünde olan Mervan b. Hakem’in evine sığınan hanedan üyelerini kuşattılar. Bunun üzerine Yezid, Ubeydullah b. Ziyad komutasında bir orduyu Medine’ye sevketme kararı aldıysa da Ubeydullah Kerbela Olayı’ndan sonra böyle bir şey yapamayacağını söyleyerek teklifi reddetti. Ubeydullah’ın bu görevi reddetmesinde annesi Mercane’nin etkili olduğu söylenir, aynı şekilde kendisine ordu komutanlığı teklif edilen Amr b. Said el-Eşdak Kureyş kanını dökmeyeceğini söyleyerek bu teklifi reddetti (Dia, Harre Vakası;Aycan,s.111). Bunun üzerine Yezid, Müslim b. Ukbe idaresindeki bir orduyu Medine’ye gönderdi. Müslim’e Medine halkını üç gün boyunca teslim olmaları için uyarmasını eğer  kabul etmezlerse de savaşmasını, savaşı  kazanması halinde de üç gün boyunca askerlerin bütün mallarını yağmalamalarına izin vermesini söyledi (Apak,2017;s.102-103).Şam’da bulunan Abdullah b. Cafer Medine halkına bu savaştan vazgeçmelerini bildiren bir mektup yazdıysa da bu  medineliler üzerinde etkili olmadı. Abdullah b. Zübeyr bu gelişmeler üzerine Medine halkına kendisine biat etmeleri için mektup gönderdi fakat olumlu bir cevap alamamasına rağmen onları desteklemeye devam etti.(Dia,Harre Vakası) 
      Medineliler üzerlerine Müslim b. Ukbe komutasında bir ordunun geldiğini öğrenince Ümeyyeoğullarını savaş konusundaki stratejilerini karşı tarafa sızdırmamak şartıyla serbest bıraktısalarda Yezid’in ordusuyla karşılaşan Ümeyyeoğullarından bazıları Medine’deki son durum hakkında bilgi verdikleri gibi Abdülmelik b. Mervan ve Mervan b. Hakem gibi bazı Ümeyyeoğulları orduya katılarak Medine halkının karşısında yer aldı(Apak,2017;s.103). Medineliler Rasulullah döneminde Hendek savaşı’nda kazılan hendekleri daha da derinleştirip şehrin etrafına her kabileden okçular yerleştirdi, şehir etrafındaki dört ana yere ise Ensar, Kureyş, Mevali ve Muhacirden olanlar yerleştirildi. Müslim b. Ukbe Medine’ye vardığında Mervan b. Hakem’in önerisi doğrultusunda Harretü-l Vakkım’da karargah kurdu. (Dia,Harre Vakası)
       Müslim halkı üç gün boyunca teslim olup halifeye olan biatlerini yenilemeleri ve istedikleri maddi olanakların sağlanacağını söyleyerek uyardı fakat Medine halkı bu çağrıyı kabul etmedi. Bunun üzerine yapılan savaşta durum Müslim’in aleyhine dönünce Mervan b. Hakem hendek başında bekleyen Beni Harise kabilesi ile anlaşma yaptı ve böylelikle Müslim buradan şehre girerek şehri ele geçirdi. Müslim, Abdullah b. Hanzala ve 8 oğlu başta olmak üzere yüzlerce sahabeyi şehit etti. Ensar ve Kureyş’den olanların bir kısmı dağlık bölgeye çekilerek hayatını kurtardı. Şehirde kalanlara çok kötü muamelede bulunuldu, üç gün boyunca insanlar öldürüldü, halkın malları yağmalandı ve hatta kadınlara da tecavüz edildi (bu olay neticesinde doğan çocuklara Harre çocukları denir). Harre Vakası’nda Hudeybiye ashabından kimse kalmadığı nakledilmektedir. Bu savaşta Medine halkından ölenlerin sayısı hakkında çok farklı sayılar öne sürülür genel olarak 300’den 10 bine kadar farklı rakamlar verilir.  Kureyş’in lideri olan Abdullah b. Muti, savaştan kurtularak Abdullah b. Zübeyr’in yanına gitmiştir. Müslim, Kuba Mescidi’nde halktan Yezid adına tekrar biat aldıktan sonra asıl hedef olan Mekke’ye yani Abdullah b. Zübeyr üzerine orduyu yönlendirdi. (Dia,Harre Vakası)
       Mekke’de siyasi istikrarı sağlamak isteyen Yezid Kerbela Olayı’ndan sonra halktan biat almaya başlayan Abdullah b. Zübeyr’i etkisiz hale getirmek için Medine valisi olan Amr b. Said b. Eşdak’tan bir ordu göndermesini istedi. Bunun üzerine Abdullah’la arası iyi olmayan kardeşi Amr b. Zübeyr komutasında bir orduyu Mekke’ye gönderdi Amr herhangibir ordu ile karşılaşmadan Mekke’ye girsede ani bir baskın sonucunda yenilerek hapsedildi. Abdullah b. Zübeyr kardeşi Amr b. Zübeyr’i hapsederek Mekke’ye yaptığı baskında zarar gören herkesin ondan hakkını almaları için davet etti. Amr b. Zübeyr hapisteyken Mekke halkından aldığı darbeler neticesinde ölünce Abdullah b. Zübeyr kardeşinin cesedinin  ibret için asılmasını istediysede halk bunu kabul etmemiştir(Aycan,s.108-109).

2. 1. Mekke Kuşatması (24 Eylül 683)
         Yezid b. Muaviye, Müslim b. Ukbe komutasındaki orduyu Mekke’ye göndererek hem Abdullah b. Zübeyr’i etkisiz hale getirmek hemde Medine’de olduğu gibi Mekke’yide itaat altına almak için gönderdi. Fakat Müslim’in yolda rahatsızlanarak ölmesi üzerine Yezid’in emriyle ordunun başına Hz. Hüseyin’i Kerbela’da şehit eden orduda bulunan Husayn b. Numeyr getirildi. Husayn b. Numeyr’in Mekke’yi kuşatması üzerine Abdullah b. Zübeyr ve taraftarları Mekke’yi savunmaya karar verdiler. Kufe’de Hz. Hüseyin’in hakkını alma iddiasıyla ortaya çıkacak olan Muhtar es-sekafi, Necde b. Amir önderliğinde hariciler ve ilginç bir şekilde Habeşistan’dan  Habeş Necaşisi tarafından gönderilen 200 kişilik orduda Abdullah b. Zübeyr’in yanında yer aldı.  Zübeyr b. Avvam’ın 617 yılında yaptığı 2.Habeşistan Hicreti’nde üllke iç karışılıklarla mücadele etmekteyken, Zübeyr mevcut hükümdara yardımcı olmuştu. Yeni Habeşistan Necaşi’side Zübeyr b. Avvam’ın bu hizmetine karşılık Abdullah b.Zübeyr’e 200 kişilik mızrak kullanmada yetenekli askeri bir birlik göndermişti. Bu ordu Musab b. Zübeyr’in komutasında mücadele etmiştir. Hariciler, Kabe’nin kuşatılması nedeniyle şamlılara kin besliyor ve bundan dolayıda büyük çaba sarf ediyorlardı. (Aycan s.112-113)
         Düzenli halde olan Şam Ordusu’na karşı Mekke’nin tamamının savunulmasının mümkün olmadığını anlayan Abdullah b. Zübeyr mücadeleyi Kabe’ye çekilerek devam ettirdi. Şam ordusu Ebu Kubeys ve Ahmer Dağları’nda kurdukları mancınıklarla attıkları taş ve ateş Kabe örtüsünü parçalayıp, ahşap kısmının tamamını yakarken duvarları da büyük oranda tahribata uğradı. Savaşın en çetin anında Yezid b. Muuaviye’nin beklenmeyen ölümü üzerine Husayn b. Numeyr 64 gün süren kuşatmayı kaldırdı. Abdullah b. Zübeyr’e şam’a gelmesi halinde kendisine biat edileceğini söylemesine rağmen Abdullah b. Zübeyr güvenlik gerekçesiyle bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Şam Ordu’su geri çekildi(Apak,2017;s.106). Yezid’in vefatı üzerine şamlılar oğlu 2. Muaviye’ye biat ettiler. Fakat yeni halifenin ani ölümü üzerine Ubeydullah b. Ziyad ve bazı Ümeyyeoğullarının desteğiyle Mervan b. Hakem halifeliğe getirildi. Kınnesrin, Humus ve Filistin ordugahlarının Abdullah b. Zübeyr’e biat etmeye hazırlandıkları sırada Mervan b. Hakem’in halife olarak biat alması dengeleri değiştirmiş oldu. Abdullah b. Zübeyr kardeşi Musab b. Zübeyr komutasında bir orduyu Filistin’e gönderdiyse bu ordu yenildi. Mervan b. Hakem’in 685 yılında vefat etmesiyle oğlu Abdülmelik b. Mervan halife oldu fakat sadece Şam’dan biat alabildi. 

3.Muhtar es-Sekafi İsyanı(685)
        Abdullah b. Zübeyr, Mekke Kuşatması’nda kendisine destek veren Muhtar es-Sekafi ve haricilerle sonrasında ihtilafa düştü. Mekke Kuşatması’nın ardından Muhtar es-Sekafi, Abdullah b. Zübeyr’e siyasi ortaklık teklifinde bulunup buna olumlu bir yanıt alamayınca 685 yılında Mekke’den ayrılarak Kufe’ye gitti. Muhammed b. Hanefiyye tarafından Hz. Hüseyin’in hakkını almak için görevlendirildiğini söyleyerek halktan biat almaya başladı (Apak,2017;s.110). Abdülmelik b. Mervan’ın Muhtar es-Sekafi üzerine gönderdiği ordunun yenilmesi Şam’da hoş karşılanmadı ve Muhtar Emevi Devleti için önemli bir düşman haline geldi. Onun bu faaliyetleri  Emevi Devleti’nin aleyhine olmasına rağmen Abdullah b. Zübeyr’in hilafetine zarar vereceğinden Mekke’de güzel karşılanmadı. Abdullah b. Zübeyr Kufe valisine gönderdiği bir emirle Muhtar es-Sekafi’nin tutuklanmasını istedi. Muhtar es-Sekafi tutuklanmasının ardından eniştesi Abdullah b. Ömer’den serbest kalabilmek için yardım istedi. (Apak,2017;s.111)
      Abdullah b. Ömer’in talebi ile serbest kalan muhtar es-Sekafi faaliyetlerini daha da yoğun bir şekilde sürdürmeye devam etti. İnsanları kendisine inandırmayı başarmış hatta Hz. Ali’nin en önemli komutanlarından biri olan Malik b. Haris’in oğlu İbrahim b. Eşter’ide safına çekmeyi başarmıştı. 685 yılında Kufe’de yönetime karşı ayaklanma gerçekleştirdi. Muhtar es-Sekafi’nin ordusunda çoğunlukla mevaliler yer almaktaydı. Bu Arap olmayan unsurların Araplara karşı olan ilk başkaldırmasıydı ve bu durum Arapları oldukça da rahatsız etmiştir. Hz. Hüseyin’in intikamını almak için Muhtar es-Sekafi yönetiminde ortaya çıkan bu siyasi hareketi bastırmak isteyen Abdullah b. Zübeyr Kufe valisi olan Abdullah b. Muti tarafından bir ordu gönderilmesini emretti fakat Muhtar ile yapılan savaşta İbn zübeyr’in ordusu mağlup olduğu gibi şehir içlerine doğru çekilmesiyle Muhtar taraftarlarıyla birlikte Kufe’yi ele geçirdi. Kufe’de Kitap ve Sünnete bağlı olma, Ehli beyt’in intikamını almak, haksız yere insaları öldürenlere karşı zayıfları koruma şartlarıyla halktan biat aldı. Azerbaycan, Hemedan ve Musul’a valiler tayin etti. Apak,2017;s.111-112)
      Böylelikle İslam Dünyası’nda 3 ayrı hilafet merkezi ortaya çıktı. Muhtar es-Sekafi ardından Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinde ilgisi bulunan kimseleri cezalandırmaya başladı. Hz. Hüseyin ve ailesini şehit eden Kufe Ordusu komutanı Ömer b. Sad ve oğlu Hafs b. Ömer’i, Kufe Ordusu’nda yadımcı komutanlık yapan Şemir b. Zilcevşen ve Havli b. Yezid’de öldürüldü. Hz. Hüseyin ve ailesinin şehit edilmesinin ardından kesilen başlarının halife Yezid’e gönderilmesine yönelik bir gönderme olarak Muhtar es-Sekafi’de öldürdüğü kişilerin başlarını Muhammed b. Hanefiyye’ye gönderdi.Öldürülmekten korkup kaçanların evleri yakıldı. (Apak,2017;s.113).   
      Abdullah b. Zübeyr hac farizası için Mekke’ye gelen Muhammed b. Hanefiyye ve ailesini biat etmeye davet etti fakat olumlu bir yanıt almayınca onları hapsetmesi üzerine Muhtar es-Sekafi göderdiği bir birlikle onları kurtardı(Apak,2017;s.114).Muhammed b. Hanefiyye Mekke’de güvende olmadığını düşünerek Şam halifesi Abdülmelik b. Mervan’a bir mektup yazarak kendisinden himaye talep etti. Abdülmelik b. Mervan bu mektup üzerine Şam’a gelmesi halinde kendisine bazı ikramlarda bulunacağını söyleyerek talebini kabul etti. Muhammed b. Hanefiyye ailesi ile birlikte Şam’a gitmek için yola çıktıktan sonra Medyen’de Amr b. Said’in idam edildiğini öğrenince Şam’a gitmekten vazgeçti burada bir süre konakladıktan sonra Mekke’ye geri döndü. Abdullah b. Zübeyr, Muhammed b. Hanefiyye’yi Mekke’ye almayı kabul etmeyince Taif’e gitmek zorunda kaldı. Taif’te bulunan bir diğer sahabe önderide Abdullah b. Zübeyr’in yönetiminden kaçan Abdullah b. Abbas’dı onun cenaze namazınıda Muhammed b. Hanefiyye kıldırmıştır. Muhammed b. Hanefiyye daha sonra Abdülmelik b. Mervan’a biat etmiştir(Erkoçlu,2006,s.159). Babası Hz. Ali’nin  elinden halifeliği almaya çalışan, kardeşi Hz. Hasan’ın  islam toplumunun bekası için halifeliği devretmek zorunda kaldığı, kardeşi Hz. Hüseyin ve yakın akrabalarını Kerbela’da şehit eden, Mekke’nin kuşatılıp, Kabe’nin ağır bir tahribat almasına neden olan hanedanlığın halifesine biat etmesi oldukça manidardır. 
       Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinden sorumlu olan bir diğer kişide dönemin Irak valisi olan Ubeydullah b. Ziyad’dı. Muhtar es-Sekafi, Ubeydullah b. Ziyad için Yezid b. Enes komutasında bir birlik gönderdiyse de bu ordu şamlılar karşısında mağlup oldu. Ardından Muhtar, İbrahim b. Malik b. Eşter komutasında büyük bir orduyu Şam Ordusu üzerine gönderdi. 686 yılında Hazir Nehri kıyısında yapılan savaşta Şam Ordusu büyük bir yenilgi aldı. Ubeydullah b. Ziyad, Yezid döneminde Mekke’yi kuşatma altına alan Husayn b. Numeyr başta olmak üzere birçok Şam komutanı öldürüldü(Apak,2017;s.114). Muhtar es-Sekafi’nin, Hz. Hüseyin ve ailesinin şehit edilmesinde rol oynayanların öldürmesi, Muhammed b. Hanefiyye’nin, Abdullah b. Zübeyr’in elinden kurtarması kendisine karşı büyük bir semapatinin duyulmasını sağladı. Hz. Ali taraftarları başta olmak üzere Emevilere karşı olan gruplar Muhtar’ın yanında yer almaya başladılar(Apak,2017;s.114-115).
       Emevilerin Irak’taki hakimiyetini tamamen ortadan kaldıran Muhtar, Abdullah b. Zübeyr’den kendisine Irak bölgesinin bırakması halinde ona biat edeceğini bildirmesine rağmen Abdullah b. Zübeyr bunu kabul etmediği gibi kardeşi Musab b. Zübeyr komutasındaki orduyu Muhtar’ın üzerine gönderdi. Musab b. Zübeyr Haricilerle olan mücadelesinde nam salan Muhalleb b. Ebu sufra’nında desteğiyle toplamış olduğu orduyla Kufe’ye gitti. İbrahim b. Malik b. Eşter komutasındaki büyük ordunun Cezire’de bulunması nedeniyle elindeki askerlerle mücadele edemeyeceğini anlayan Muhtar Kufe Kalesi’ne sığındı. Dört ay süren bir kuşatmanın ardından artık yapacak bir şey olmadığını anlayan Muhtar gerçekleştirdiği Huruc Hareketi’yle yanında az sayıda bulunan taraftarlarıyla birlikte yapılan Harura Savaşı’nda 687 yılında öldürüldü. (Apak,2017;115-116)
       Emeviler aleyhinde çalışmalar yürüten, Şam Ordusu’nu her defasında mağlup eden, Hz. Hüseyin ve ailesini şehit edenleri öldüren Muhtar es-Sekafi ile Abdullah b. Zübeyr eğer birbirlerine düşman değil de işbirliği içinde olsalardı Ümeyyeoğulları ile kolaylıkla baş edebilirlerdi. Muhtar es-Sekafi’nin, öldürülmesiyle Irak-Hicaz birliği tekrar sağlandı ama bu Abdullah b. Zübeyr’in güç kaybetmesine yol açarken Abdülmelik b. Mervan bir düşmanından kendi müdahalesi olmadan kurtuldu ve artık tamamen Abdullah b. Zübeyr üzerine yoğunlaşmaya başladı. 
        Abdullah b. Zübeyr hakimiyetindeki Mekke’de hac mevsimin de meydana gelen bir olay İslam Dünyası’ndaki fikir ayrılıklarını açıkça ortaya koymuş oldu. 687 yılında hac ayında Arafat Dağı’nda Muhammed b. Hanfiyye ve taraftalarına, Abdllah b. Zübeyr ve taraftarlarına, Abdulmelik b. Mervan ve Haricileri temsilen Necde el-Havriye ait olan toplam 4 sancak dikildi. İlk sancağı Muhammed b. Hanefiyye dikti bu esnada gruplar arasında herhangibir ihtilaf ortaya çıkmadı.(Erkoçlu,2006,s.150-151) Abdülmelik b. Mervan düşmanı olan Muhtar es-Sekafi’nin Abdullah b. Zübeyr’in gönderdiği Musab b. Zübeyr komutasınaki ordu tarafından öldürülmesiyle asıl hedefi olan Abdullah b. Zübeyr’i ortadan kaldırıp hilafetini güçlendirmek için yavaş yavaş ilerlemeye başladı. 

4. Abdullah b. Zübeyr’in Hicaz Bölgesi Dışındaki Yönetimine Son Verilmesi
          Abdülmelik b. Mervan Urve b. Uneyf komutasındaki orduyu Medine’ye gönderdi. Medine’ye giden Urve, Arsa mevkiinde karargahını kurması üzerine Medine valisi şehri terketti. Fakat Abdullah b. Zübeyr’den herhangi bir saldırı olmayınca Emevi Ordusu şehri terketti bunun üzerine Medine valisi şehre dönerek görevine devam etti. Abdullah b. Zübeyr’in, Ensardan züht ve takva sahibi olan Süleyman b. Halid ez-Zuraki’yi Hayber ve Fedek arazilerinen zekat toplamak için gönderdiği haberinin Şam’a ulaşması üzerine Abdülmelik b. Mervan, Abdulvahid b. Haris komutasındaki 4 bin kişilik orduyu bölgeye gönderdi. Abdulvahid b. Haris bölgeye intikal ettikten sonra Vadi’l Kurra’da karargah kurdu.  Abdulvahid b. Haris Ebu’l Kamkam komutasındaki 500 kişilik askeri birliği Süleyman b. Halid ve arkadaşları üzerine gönderdi. Süleyman b. Halid ve arkadaşları kaçmalarına rağmen öldürüldüler. (Erkoçlu,2006,s.161,162)
      Bu olay üzerine Abdullah b. Zübeyr Medine valisi İbn Hatıp el-Cumahi’yi azlederek yerine Cabir b. Esved’i tayin etti. Yeni vali Ebu Bekir b. Kays yönetimindeki 640 kişilik süvari birliğini Hayber’de 500 kişilik bir askeri birlikle karargah kurmuş olan ve Hayber halkına zulmederek mallarını yağmalayan Ebu’l Kamkam üzerine gönderdi. Yapılan savaş sonucunda Ebu’l Kamkam’ın mağlup edilmesiyle Hayber halkı zulümden kurtulmuş, Süleyman b. Halid ve arkadaşlarının intikamı da alınmış oldu. Bunlar Abdullah b. Zübeyr’in, Abdulmelik b. Mervan’a karşı almış olduğu son galibiyetlerdi. Abdülmelik b. Mervan sonraki zamanlarda Hz. Osman’ın mevlasından Tarık b. Amr’ı Medine’ye bir orduyla gönderdi(Erkoçlu,2006,s.162).                        Tarık b. Amr Eyle ve Vadi’l Kurra arasındaki bölgeye yerleşerek Abdullah b. Zübeyr tarafından gönderilmiş olan zekat memurlarının Hayber ve Fedek’ten zekat toplamalarına izin vermedi. Tarık b. Amr  bölgede birliğiyle bulunan Ebu Bekir b. Kays için bir ordu gönderdi. Yapılan savaşta Ebu Bekir b. Kays başta olmak üzere ordunun tamamı yok edildi.  Basra valisi Musab b. Zübeyr, “Kuba” lakaplı Haris b. Ebu Rebia komtasında 2 bin  kişilik bir orduyu Medine valisini korumak için gönderdi. Ebu bekir b. Kays ve ordusunun öldürülmesi üzerine Abdullah b. Zübeyr, Musab b. Zübeyr tarafından gönderilen bu 2 bin kişilik orduyu Medine valisi Cabir b. Esved komutasında Tarık b. Amr’ın üzerine gönderdi. Yapılan savaşta Basra Ordusu’nun tamamı yok oldu. Her ne kadar Abdullah b. Zübeyr Medine valisi Cabir b. Esved’den Tarık b. Amr’ın üzerine göndermek için yeni bir ordu hazırlamasını istediysede gerekli maddi olanakların tesis edilememesi üzerine ordu hazırlanamadı. Tarık b. Amr Basra Ordusu’nu da yok ettikten sonra Vadil Kurra’ya dönerek buradaki kontrolü tekrardan sağlamasıyla çok geniş bir bölge Emevi hakimiyetine girmiş oldu. Üst üstte alınan yenilgiler neticesinde Abdullah b. Zübeyr 689 yılında Medine valisi Cabir b. Esved’i azlederek yerine Talha b. Abdullah b. Avf’ı tayin etti.  Talha b. Abdullah b. Avf, Tarık b. Amr tarafından Medine’den çıkarılıncaya kadar görevine devam etti. (Erkoçlu, 2006,s. 163).
        Medine etrafında meydana gelen bu kadar olaya rağmen Medine halkından herhangibir müdahalenin olmaması oldukça manidardır. Abdullah b. Zübeyr’in hilafetini onaylamamaları, Irak’ın Abdülmelik b. Mervan’ın hakimiyetine girmesiyle Emevilerin siyasi istikrarı tekrar sağlayacağını düşünmeleri veya Harre Vakası’nın izleri hala zihinlerden silinmemişken  böyle bir girişimde bulunmak istememeleri Medine halkının suskunluğunun nedenleri arasında sayılabilir.

5.Musab b. Zübeyr Üzerine Düzenlenen Irak Seferi(691)
        Abdullah b. Zübeyr 686 yılında kardeşi Musab b. Zübeyr’i Basra valiliğinden azlederek yerine oğlu Hamza’yı tayin etti. Hamza her ne kadar cömert bir yapıya sahip olsada yönetime yabancıydı. Merdanşah isimli dihkanı haracı toplama konusunda hızlı davranması için uyarmış ve daha da ileri giderek idam ettirmiştir. Basra halkından hak edene az, haketmeyene ise çok ikramda bulunması toplumda huzursuzluğa neden olmuştur. Ahnef b. Kays  başta olmak üzere halkın ileri gelenleri durumu Abdullah b. Zübeyr’e izah ederek Musab b. Zübeyr’in tekrar göreve getirilmesini talep eden bir mektubu Abdullah b. Zübeyr’e gönderdiler. Basra halkından gelen bu mektubu alan Abdullah b. Zübeyr, Hamza’yı azlederek göreve tekrar Musab b. Zübeyr’i getirdi. Kufe valiliğine de Haris b. Ebu Rebia’yı tayin etti.Basra valisinin değişmesine rağmen eski valinin olumsuz davranışları Irak’ta Musab b. Zübeyr’e verilen desteğin azalmasına hatta ıraklıların Abdülmelik b. Mervan’a Irak’a gelmesi halinde biat edeceklerini bildiren bir mektup yazmalarına dahi neden olmuştur (Erkoçlu,2006;s.128-129)
          Abdülmelik b. Mervan, Abdullah b. Zübeyr üzerinde hakimiyet kurmaya başlayınca Irak’ta bulunan Musab b. Zübeyr üzerine bir sefer düzenlemeye karar verdi. Fakat Bizans’tan gelebilecek herhangibir saldırıya karşı Irak Seferi’nden önce 690 yılında Bizans’la ağır şartlar taşıyan bir antlaşma imzaladı. Yahya b. Hakem, yeğeni Abdülmelik b. Mervan’a Şam’la yetinerek Irak’ı Abdullah b. Zübeyr’e bırakmasını teklif ederken, bir grup da Şam’da kıtlık ve kuraklığın bulunduğunu, 2 yıldır Abdullah ve Musab b. Zübeyr üzerine seferler düzenlemesine rağmen kesin bir sonuç alınamadığını  ileri sürerek Abdülmelik b. Mervan’ı savaştan vazgeçirmeye çalıştılarsa da buna muvaffak olamadılar. Abdülmelik b. Mervan Şam’ın olanaklarının ülkenin ihtiyaçlarını karşılama noktasında yetersiz kaldığını aynı zamanda Irak halkının kendisini mektup yazarak davet ettiklerini belirterek bu tekliflerin hiçbirini kabul etmedi. Bazı gruplar orduya halifenin değilde başkasının komutanlık etmesi gerektiğini söyleselerde Abdülmelik b. Mervan bu görevin ancak tecrübeli bir Kureyşli tarafından yapılabileceğini söyleyerek kardeşi Muhammed b. Mervan’ında tasdik ve tavsiyelerini alarak ordunun başında yer aldı. (Erkoçlu,2006, s. 143)
         Abdülmelik b. Mervan Musab b. Zübeyr’in gençken arkadaşı olduğu için kendisini oldukça da iyi tanıyordu. Abdülmelik b. Mervan’a, göre Musab b. Zübeyr kahraman ve kahraman bir aileden gelmekte fakat bununla birlikte Musab rahatına oldukçada düşkün ve onunla beraber olanların kendisinden farklı düşündüklerini fakat kendisiyle beraber olanların ise ona  her daim doğruyu gösterdiklerini ifade etmiştir(Erkoçlu,2006, s.144). Abdülmelik b. Mervan komutasındaki Suriye Ordusu 691 yılında Cezire’ye gelerek Meskin’de karargah kurdu. Musab b. Zübeyr komutasındaki Irak Ordusu’da Bacumeyra’da karargah kurmuştu. Musab b. Zübeyr’in en önemli iki kumandanı olan Muhalleb b. Ebu Sufra ve Abdullah b. Hazim Haricilerle mücadele ettiğinden Musab bu iki kumandanının eksikliğini hissettirmemek için Musul ve Cezire valisi olan İbrahim b. Malik’i orduya komuta etmesi için çağırmıştı.(Apak,2017;s.135) 
        Savaş öncesinde Abdulmelik b. Mervan sayıca kendisinden fazla olan Irak Ordusu’nu yenebilmek için kumandalarına ve halkın ileri gelenlerine çeşitli vaatleri içeren mektuplar göndermeye başladı. Bir  mektupda Abdullah b. Zübeyr’e olan bağlılığı ile bilinen  İbrahim b. Malik içindi, İbrahim aldığı mektubu açmadan Musab’a teslim etmişti. Bu mektupları alan ıraklıların bir kısmı Şam Ordusu’nun tarafına geçmiş, bir kısmı da Abdülmelik b. Mervan’ın girişimleri neticesinde tarafsız kalmışlardı, ıraklılar savaş yerine anlaşma yapılmasını isteyerek savaşmak istemediklerini bildirmiş, aynı zamanda yakın zamanlarda gerçekleşen muhtar es-Sekafi isyanında birçok akrabalarının öldürüldüğüne şahit olan ıraklılar Musab’ın tarafında savaşmak istemiyorlardı(Apak,2017;s.135-136). Iraklılar Hz. Ali döneminde de olduğu gibi düzensiz, itaat ve sadakat nedir bilmeyen, askeri ve siyasi disiplinden uzak, menfaatleri doğrultsunda hareket etmeleri; düzenli ve sadık bir ordu olan Suriye Ordusu karşısında Musab b. Zübeyr’e pek de bir şans tanımıyordu. 
          691 yılında gerçekleştirilen Deyrü’l Cesalik Savaşı’nın başlarında Musab b. Zübeyr’in en önemli komutanlarından olan İbrahim b. Malik’in öldürülmesiyle Musab b. Zübeyr’in ordusu yavaş yavaş çözülmeye başladı. Savaş meydanında az sayıdaki askeriyle kalan Musab b. Zübeyr öldürülünceye kadar savaşmaya devam etti.Musab b. Zübeyr’in kesik başı Abdulmelik b. Mervan’ın eşi Atike tarafından yıkanıp defnedilmiştir(Erkoçlu,2006, s.150).  
      Deyrü’l cesalik Savaşı’ndan sonra Irak’ta hakimiyeti sağlayan Abdülmelik b. Mervan Kufe’ye giderek burada halktan biat aldı. Kufe’nin Emevilerin eline geçmesiyle Basra, Mısır ve Cezire’de itaatlerini bildirdi. Horasan valisi Abdullah b. Hazim’in Emeviler tarafından öldürülmesiyle Horasan’ın da yönetimi Emevilere geçti(Apak,2017;s.136-137).

6. 2.Mekke Kuşatması ve Hicaz Halifesi’nin Öldürülmesi(24 Nisan 692)
       Tüm bölgelerde siyasi istikrarın sağlanmasıyla Abdülmelik, Mekke üzerine bir ordu  göndermeye karar verdi. Allah’ın evinin bulunduğu Mekke’ye düzenlenecek askeri harekette kimse orduya komutanlık etmek istemeyince Abdülmelik bu göreve gönüllü olarak talip olan sakifli Haccac b. Yusuf es-Sekafi’yi görevlendirmiştir. Abdülmelik b. Mervan Haccac’a Kabe’ye dokunulmaması, harem bölgesine ordunun girmemesi ve Abdullah b. Zübeyr’e gelebilecek her türlü yardımı engellemesi için yolları tutmasını emrederek onu Mekke’ye gönderdi. Haccac b. Yusuf, komutasındaki 2 bin kişilik bir orduyla Mekke’ye doğru hareket etti.(Dia,Haccac b.  Yusuf es-sekafi; Erkoçlu,2006,s.165)
        691 yılında Taif’te karargah kuran Haccac, Taif’te bulunan Muhammed b. Hanefiyye’yi  kendisine katılması için davet etti ve bu davete olumlu bir cevap alamayınca Muhammed b. Haneffiye’yi tutuklatmasına rağmen herhangibir cezada uygulamadı. (Erkoçlu,226,s.165). Haccac, Mekke’ye gelebilecek herhangibir yardımı engellemek suretiyle şehrin bütün bağlantılarını kesti. Haccac Arafat Tepesi’nde bulunan Abdullah b. Zübeyr’in  süvari birlikleri üzerine sürekli baskınlar düzenlemesiyle, Abdullah b. Zübeyr sürekli yenilgiler almakta bu da Mekke’deki savunma hattının moralini giderek bozmaktaydı. Abdülmelik b. Mervan’ın, Abdullah b. Zübeyr üzerine düzenlediği sefer hac ayına denk gelmişti. Hac farizası münasebetiyle Mekke’ye gelen hacılar çoğunlukla Abdullah b. Zübeyr’in yanında yer almaya başlaymış ve Habeşistan’dan bir odu da Abdullah b. Zübeyr’e yardım etmek için geldiyse de sonra Mekke’en ayrılmışlardır, bu gelişmeleri Abdülmelik b. Mervan’a aktaran Haccac b. Yusuf ek askeri takviye talebinde bulundu. Haccac Taif’ten ayrılarak Bir’u Meymun’da yeni karargahını kurarak Mekke’yi kuşatma altına aldı. (Erkoçlu,2006,s.166). 
         Abdülmelik b. Mervan, Haccac b. Yusuf’a gönderdiği bir mektupta Abdullah b. Zübeyr’e bir elçi göndererek kendisine itaat etmesini eğer itaatte bulunursa ona iltifatta bulunup eman vermesini aksi takdirde savaşa devam etmesini bildirdi. Abdullah b. Zübeyr, Haccac’ın Abdülmelik b. Mervan adına söylediklerini kabul etmeyince Mekke’de savaş kaçınılmaz hale geldi. Hac ayı olması sebebiyle Emeviler adına hac emirliğini Haccac b. Yusuf yaptı. Fakat Abdullah b. Zübeyr, Haccac b. Yusuf ve arkadaşlarının Kabe’de tavaf ve Safa-Merve tepeleri arasında say yapmalarına izin vermezken; Haccac b. Yusuf’ta, Abdullah b. Zübeyr ve tarftarlarının Arafatta vakfeye durmalarına ve Cemrelere taş atmalarına izin vermedi. Haccac b. Yusuf’un, destek talebi üzerine Abdülmelik b. Mervan 692 yılında  Abdullah b. Zübeyr yönetimindeki Medine’yi ele geçiçerek mevcut valiyi buradan süren Tarık b. Amr’ın, Haccac’a destek olması için Mekke’ye gitmesini emretti. (Erkoçlu,2006,s.167)
       Bunun üzerine Tarık b. Amr, yerine Salebe’yi bırakarak 5 bin kişilik bir orduyla 692 yılının Nisan ayında Haccac b. Yusuf’un birliğine katıldı. Haccac b. Yusuf, Tarık b. Amr ve birlikleri gelmeden önce Mart ayında Abdullah b. Zübeyr ile ilk çatışmasını yapmıştı. Tarık b. Amr’ın yerine vekil olarak bıraktığı Salebe’nin Rasulullah’ın minberindeyken yemek yemesi ve özelliklede Abdulah b. Zübeyr’in aile fertlerine çok kötü davranması  medinelilerin tepkisini toplamıştır. Tarık b. Amr ve Haccac b. Yusuf’un ordularının birleşmesiyle birlikte Mekke’deki kuşatma daha da şiddetlenerek şehir merekezi ve Kabe etrafında yoğunlaştı (Erkoçlu,2006,s.16-168). Zamanında Yezid b. Muaviye’nin, Abdullah b. Zübeyr üzerine gönderdiği ordunun Harem çevresini kuşatmasını kınayan Abdulmelik b. Mervan’ın kendi ordusu bugün aynısını yapmaktaydı. Haccac b. Yusuf tarafından Ebu Kubeys Dağı’na kurulan mancınıklarla şehir merkezine taş, ateş, neft atıldı(Apak,2017;s.138). Mancınıkların şehre taş attığı esnasında Haccac b. Yusuf’un olduğu bölgeye şimşek çaktı ve 12 Emevi askeri öldü bu gelişme ordunun motivasyonunu bozarak Allah tarafından cezalandırıldıklarını düşünmelerine neden oldu. Ordunun çözüldüğünü farkeden Haccac, Abdullah b. Zübeyr’in olduğu tarafada şimşek çaktığını dolayısıyla cezallandırılmadıklarını söyleyerek orduyu toparladı. Haccac b. Yusuf ordunun mancınık kullanmaktan çekindiklerini görünce taşı mancınığa atıp kendisi fırlattı (Erkoçlu,2006,s.168). 
        Bu yoğun saldırılar neticesinde hac farizasını hacılar yerine getiremeyince  Abdullah b. Ömer’in en azından hac ayından dolayı kuşatmanın kaldırılmasını talep etmesi üzerine hac bitene kadar kuşatma kaldırıldı (Erkoçlu,2006,s.169). Hac farizasının bitmesiyle birlikte Haccac b. Yusuf, hac için gelenlerin geri dönmesi ve Abdullah b. Zübeyr taraftarlarnın da Mekke’de ayrılması halinde onlara eman verileceğini açıklamasıyla Abdullah b. Zübeyr’in akrabaları ve hatta oğulları Hamza ve Hubeyb’de (yanında bir tek oğlu Zübeyr kalmıştır) dahil olmak üzere birçok kişi Mekke’den ayrıldı. Mekke’de muhasara altında bulunanlar arasında erzak eksikliği nedeniyle açlığın baş göstermesiyle birlikte Mekke’de gıda malzemelerinin fiyatlarının aşırı derece artmış, Abdullah b. Zübeyr başta olmak üzere Müslümanlar binek hayvanları ve hatta hakaret maksadıyla mancınıkla atılan köpeği dahi kesip yemek zorunda kalmışlardır(.Apak2017;s.138) Fakat kaynaklarda yer alan bilgiye göre Mekke ambarları arpa, buğday ile doluydu buna rağmen açlığın baş göstermesi Abdullah b. Zübeyr’in cimriliğinden kaynaklı olabilir, ya da Abdullah b. Zübeyr, Yezid b. Muaviye zamanında olduğu gibi ne kadar çok direnirse bunun kendisine fayda sağlayacağını ve Emevi Ordusu’nun çözüleceğini düşünmüşte olabilir (Erkoçlu,2006,s.169,170).
        Abdullah b. Zübeyr, ordusunun iyice azalması üzerine mücadeleyi Harem’in içinden sürdürmeye karar verdi. Harem kapılarının Emevi orduları tarafından tutulması üzerine artık kurtarılma ümidini tamamen kaybeden Abdullah b. Zübeyr son günlerini annesi ile geçirmeye başladı. Hicaz halifesi Abdullah b. Zübeyr annesi Esma bintü Ebu Bekir’e bu görevi kendi hırs, arzu, ve yönetime olan sevdasından dolayı değil, emevi hanedanın yanlış politikaları neticesinde İslam ümmeti için üstlendiğini, kendi ailesinin bireylerinin  hatta oğulları Hamza ve Hubeyb tarafından bile yalnız bırakıldığını, ölünce cesedine kötü muamelede bulunmalarından endişelendiğini söylemesi üzerine annesi Esma bintü Ebu Bekir: “Ey oğulcuğum! boğazlandıktan sonra koyuna derisinin yüzülmesi bir eziyet vermez” dedi. 
        Abdullah b. Zübeyr 4 ekim 692 pazarının sabahına kadar gece ibadetini yerine getirdi, bu günde öleceğini anlayan Hicaz halifesi zırhını çıkararak yanında bulunan çok az askeriyle şam askerlerine karşı kahramanca savaşarak şehit oldu. Abdullah b. Zübeyr’in kadim dostlarından olan Abdullah b. Muti’de şehit oldu. Hicaz halifesi 73 yaşında Murad kabilesinden biri tarafından öldürüldü. Haccac b. Yusuf Abdullah b. Zübeyr’in kesik başı Sekun ve Murad Kabilesi’nden olan iki kişi ile  Abdulmelik b. Mervan’a gönderildi halife bunları 500’er dinar ile ödüllendirdi. Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Savfan, Umare b. Amr b. Hamz’ın kesik başları Mekke’de mızrağa geçirildikten sonra Abdülmelik b. Mervan’a gönderildi. Haccac b. Yusuf, Abdullah b. Zübeyr’in başsız cesedini Hacun’da Seniyyetu’l Yumna’ya astırdı burada 3 ila 7 gün asılı kaldı.  Esma bintü Ebu Bekir’in ricasına rağmen Haccac b. Yusuf, Abdullah b. Zübeyr’in cesedinin defnedilmesine izin vermedi. Haccac b. Yusuf Esma bintü Ebu Bekir’e: “ben ve o bu ağaca asılmak için yarıştık fakat o beni geçti” deyince Esma bintü Ebu Bekir: “Hz. Peyamber sakif kabilesinden bir yalancı ve bir fasid çıkacak demişti yalancı Muhtar b. Ebu Ubeyd fasid ise sensin” demiştir.   Abdullah b. Zübeyr öldürülünce kardeşi Urve b. Zübeyr Şam’a giderek halife Abdülmelik b. Mervan’a Mekke’de  yaşanılan olayları ve Abdullah b. Zübeyr’in öldürüldüğünü anlatınca Abdülmelik secdeye kapanmıştır. Haccac b. Yusuf, Mekke’de aldığı zaferden sonra halifeye Abdullah b. Zübeyr’in bütün servetinin Urve’de olduğunu ve onun kendisine teslim edilmesini istesede Abdülmelik bunu kabul etmedi. Urve b. Zübeyr, kardeşinin cesedinin annelerine teslim edilmesine dair isteği üzerine Abdülmelik, Haccac’a bir mektup yazarak Abdullah b. Zübeyr’in cesedini annesi Esma bintü Ebu Bekir’ teslim etmesini istedi. Urve b. Zübeyr Mekke’ye giderek kardeşinin cenaze namazını kıldırdı ve onu Hacun Mezarlığına defnetti. Esma bintü Ebu Bekir’de o yıl vefat etti (Erkoçlu,2006,s.170-172).
         Haccac b. Yusuf Kabe’yi ve Harem çevresini kan ve taşlardan temizledikten sonra Kabe’de Abdullah b. Zübeyr’in yaptığı ilaveleri yıkarak eski hali gibi yeniden yaptırdı(Erkoçlu,2006,s.173). Oysaki Abdullah b. Zübeyr Kabe’yi Rasulullah’ın bir hadisinden yola çıkarak Yezid b. Muaviye zamanındaki 1. Mekke Kuşatması’ndan sonra yaptırmıştır. Nitekim Abdülmelik b. Mervan’ın bunu duyduğu zaman keşke Haccac Kabe’yi Abdullah b. Zübeyr’in yaptırdığı şekilde bıraksaydı dediği nakledilir. Hicaz Halifesi’nin öldürülmesiyle tüm İslam Dünyası’ın  yönetimi Abdülmelik b. Mervan’a geçti bu yıla amü’l cemaa ( birlik yılı) denir. (DİA,Abdullah b. Zübeyr; Erkoçoğlu,s.185) 




Sonuç
   Abdullah b. Zübeyr’in doğumunda Müslümanlar sevinçten haykırdığı gibi ölümünde de Emevi askerleri sevinçle haykırmıştır. Eğitimini Rasullah başta olmak üzere dedesi Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve teyzesi Hz. Aişe gibi büyül sahabilerden almıştır. Kaynaklarda cimri olduğu ifade edilse de kendisinin ibadetlerine oldukça düşkün olması “mescid güvercini” olarak adlandırılmasına neden olmuştur(Dia, Abdullah b. Zübeyr). Mekke Kuşatması’nda mancınıkla atılan taşların yanına düşmesine rağmen  bu namazını huşu ile kılmasına mani olamamıştır. Abdullah b. Zübeyr halifelik konusunda kendisine Hz. Ömer’i örnek almıştır. Hitabet ve cesaret yönünden de oldukça iyiydi. Yezid b. Muaviye’nin halifeliğini hiçbir zaman kabul etmeyen Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinden sonra halifeliğini ilan etti. Bazıları Abdullah b. Zübeyr’in halifeliğinin İslam toplumunda fitneye sebep olduğunu söylesede bu doğru bir kanaat değildir.  
         Abdullah b. Zübeyr, İslam ahlakına uygun yaşam sürmeyen bir halifenin İslam toplumunu yönetmeye layık olmadığını düşünerek halifeliğini ilan etmiştir.  Abduullah b. Zübeyr, Hilafetin merkezini Rasulullah ve Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman gibi Hicaz bölgesine taşımıştır. Fakat Hicaz bölgesinin çoğunlukla çöllerle kaplı olması, artık ekonomik olarak Hicaz’ın bir öneminin kalmaması, gıda malzemelerinin dahi diğer şehirlerden temim edilmesi, bölgenin yapısı nedeniyle düzenli ordunun kurulamaması gibi nedenlerden dolayı Hicaz artık sadece kutsallığıyla ön plana çıkabilirdi fakat bir devletin merkezi olamazdı. Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesiyle halifeliğini ilan etmiş ve 10 yıla yakın bir sürede İslam coğrafyasının yarısına yakın bölümünde hüküm sürmüştür. 
       Fakat ne yazık ki Abdullah b. Zübeyr, hilafetinin ilk zamanlarında sahip olduğu olanaklarla hızlı bir çıkış yapmış olsada yönetim merkezi olarak Hicaz’ı tercih etmesi (Eğer yemen, basra veya Yezid b. Muaviye’nin ölümüyle Şam’a gidip burayı yönetim merkezi olarak seçseydi hilafeti tamamen ele geçirebilirdi), Muhtar es-Sekafi’yle iş birliği yapmak yerine onu öldürmesi, düzenli ordu kuramaması, ıraklılara güvenmesi,  kardeşi ve Basra valisi olan Musab b. Zübeyr’in yapmış olduğu hatalar Irak, Basra, Horasan gibi toprakların kaybedilmesine neden olmuş ve Abdullah b. Zübeyr’in ölümü ile sonuçlanmıştır. İslâm dünyasının yarıya yakın kesiminde 10 yıl kadar halife olarak hüküm süren Abdullah b. Zübeyr, 692 yılında Abdulmelik b. Mervan döneminde Haccac b. Yusuf ve Tarık b. Amr komutasındaki Emevi Ordusu tarafından Mekke’de şehit edildi. (DİA, Haccac b. Yusuf es-sekafi,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

Kitab Ehli ve İlim Sahiplerinin Kur'an Karşısındaki Tavırları

Kur'an-ı Kerim; Peygambere ve Kur'an'a inanan ilim sahiplerinin ve Kitap ehlinden bazılarının Allah'ın vahyini doğrulamalarını, başta Mekke döneminde bilahare Medine döneminde duydukları sevinçleri ve tanıklıklarını köklü, gözle görülür davranışlarını tescil etmektedir. İşte Mekki surelerdeki bu tescillerin bazıları:  1. Kendilerine kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar... (En'am, 20)  İlk akla gelen ve anlaşılan, onlar, Hz. Peygamber(s.)'in davasının doğruluğuna da tanıklık etmekteler. Çünkü onun gerçek olduğunu, onun doğru söylediğini kendi çoluk çocuklarını tanıdıkları gibi biliyorlardı. 2 . Allah, size kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken, ben ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, O (Kur'an'ın), gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuşkulananlardan olma. (En'am, 114)  3. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümm...