D uanın kabul edilmesinde en önemli etkenlerden birisi, duayı yapan kimsenin iç dünyası, ihlası, samimiyeti, diğer bir ifade ile ruh halidir. Zira Yüce Allah duada kullanılan ifadelere değil, kulun kalbinden taşan hislere, gönüllerdeki coşkuya ve gözyaşları içinde dile getirilen sözlerdeki samimiyete bakar. Ve öyle bir an gelir ki Allah o kulunun bu talebini geri çevirmez. Aynı şekilde gerçekten çok bunalmış, çaresiz kalmış, ya da mazlum durumdaki insanların yaptıkları dualar da ilahi gayrete dokunacağı için derhal karşılık görür. Dua, darlıkta, sıkıntılı anda yapıldığı gibi, varlıkta ve genişlikte de yapılmalıdır. Psikolojik olarak insan zenginleşip, belli bir refah seviyesine gelince duayı bırakmaya meyleder ki, bu çok yanlıştır. Kişi, sıkıntıya sabrederken nasıl dua ile ayakta kalmaya çalışıyorsa, nimetler karşısında da şükredip dua ederek Yüce Allah'la irtibatını kesintisiz sürdürmelidir. Varlıkla verilen sınavın, darlıkla verilen sınavdan daha zor olduğu unutulmamalıdır...
'' Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlâkın gereğine göre davran. '' "Tirmizî, Birr, 55."