Ana içeriğe atla

HELA VE İSTİNCA

Helâ, med ile, lügatte manâsı boş olan yere denir. Örfte ise, önce abdest bozma yeri manâsında, daha sonra, bu iş için tahsis edilmiş olan bina manâsında kullanılmıştır. Def'i hacetin vacip, sünnet, mekruh ve haramları vardır.

HELÂNIN VACİPLERİ

Vacibi : İdrar ve dışkıdan istibra etmek. Yani idrar ve dışkıdan temizlenmek için çalışmaktır. Temizlenmek için yürümek, hareket etmek ve öksürmek gibi bir şey gerekiyorsa onu yapmak gerekir. Uzvunda idrar bulunup az sonra akıntı olacağını zan ettiği halde abdest alırsa, abdesti sahih değildir. Avam tabaka bunu bilmez ve istibra yapmadan taharetini yıkar ve abdest alır, halbuki istibra yapmadan abdest almak caiz değildir.

HELÂNIN SÜNNETLERİ

1 — Çölde, kırda olursa, halktan uzak bir yere gitmek.

2- Başında ve ayağında bir şey bulundurmak

3 — Camiye girerken yapılanın tersini yapmak, yani önce sol sonra sağ ayagını atmak.

4 — Helaya ilk ayağını attıgında şöyle demek: •Allah'ın adıyle. Allah'ım: Ben, erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım.

5 — Çıkarken, üç defa,"Bağışlamanı dilerim,• dedikten sonra. 

•Eza vereni benden giderip bana afiyet veren AIIah'a hamd olsun.. demek.

6 —- Oturuncaya kadar avretını açmamak.

7- Ağırlığını, sol ayagın üzerine vermek.

8- Çukur olmazsa yumuşak bir yer aramak.

9 —- Zaruret olmazsa konuşmamak.

10 — Önden ve arkadan çıkan şeylere, tenasul illetine ve göğebakmamak.

11 — Eliyle hiç bir şey ile oynamamak.

12--İdrardan istibra etmek. Yani oturup kalkmak veya gezmek veya öksürmek süretiyle uzvunda geri kalan idrarı çıkarıp temizlik için çalışmaktır.

13 — Göğe bakmamak.

HELÂNIN MEKRUHLARI

1- İçinde Allah ve onun Resülü'nün ismi yazılı bulunan her hangi bir şeyi üzerinde bulundurmak. Ezrei diyorki:« Kur'an-ı Kerim, Hadis ve dini kitapları helâya götürmek haramdır. Allah 'ın Resülü helaya girdiği zaman üzerinde '' Muhammedun Resulullah" ibaresi yazılı bulunan yüzüğünü parmağından çıkarırdı.

2— Yolun üzerinde, halkın oturduğu yerde, çay ve nehrin kenarında derede, ve ağaçların altında def-i hâcet yapmak.

3— Bina içinde kıbleye doğru yüz veya sırt çevirmek. Çölde Beytül Makdis'e doğru çevirmek, Güneşe ve Aya doğru oturmak.

4 — Dil ile Allah'ı zikr etmek (Kalben yapmak ise sünnettir.)

5 — Müezzinin dediğini demek

6 — Selâm almak

7 — Delikte, durgun suda, rüzgâr cihetinde ve mezarlıkta idrar yapmak.

8 — Helâ müstena, def'i hacet yaptığı yerde istinca etmek.

9 — Çok oturup fazla kalmak.

10 — Ayakta idrar yapmak. Bunlar Helanın mekruhlarıdr. 

HELÂNIN HARAMLARI

1- Kırda, çölde, otuz santim yüksekliğinde duvar gibi bir şeyin yanınnda oturmadan kıbleye dogru yüz çevirmek veya sırtını dönmek.

2 —- Camide def'i hâcet yapmak.

3 —- Kabr'in üzerine oturup def'i hâcet yapmaktır. Rüzgâr kıblenin hem sağından hem solundan eserse, kıbleden başka bir cihete yüzünü çevirdiği takdirde, idrarın kendisine sıçrayacagını bilirse zarurete binaen yüzünü kıbleye çevirebilir. 

4- Suyun içinde defi hâcet yapmak, yalnız deniz, Nil ve Dicle gibi çok olursa beis yoktur.

5—Meyveli bir ağacın altında taharet yapmak

6- Ayakta tebevvül etmek.

İSTİNCA

İstinca, lugatta, kestim manasını ifade eden kelimesinden gelmedir. İstilahta ise ön veya arkadan çıkan bulaşıcı pislikler, su, taş ve benzeri şeylerle temizlemektir.

İstinca, müstakil bir taharettir. Abdestten evvel olması şart değildir. Ondan sonrada istinca yapılabilir. Yalnız o zaman elin içi kubül veya dübüre dokunmaması için eline bir naylon veya bir bez gerip istınca etmelidir. Şayet ishale tutulduğundan necaset ilyeleri tecavüz ederse o zaman mutlaka su ile istinca etmelidir. Fakat teyemmümde istincanın daha önce olması gerekir. Aksi taktirde alınan teyemmüm sahih değildir.

İstincada su esas ise de, taş ve benzeri ile istinca yapmak da caizdir. Fakat necasetin hem aynını hem eserini izale etmek için önce taş ve onun hükmünde olan şeylerle istinca yapabilmek için dokuz şart vardır :

1 — Necaset yerinin kurumamış olması.

2 — Necasetin, bulunduğu yeri değiştirip başka bir mahalle bulaşmaması,

3 —-- Necasetin, elyeler (dübürün etrafı) ile haşefeyi (sünnet yerini) aşmaması. Meselâ, istinca etmeden kalkar ve elyeleri birbirine gelmek sûretiyle necaset elyeleri bulaşırsa o zaman mutlaka su ile istinca etmek lâzımdır,

4 — Başka bir necasetin istinca mahalline değmemesi,

5 — Üç taş veya bir taşın üç tarafiyle istinca etmesi. Şayet üçtaş ile temizlenmezse fazlasını kullanmak lâzım gelir,

6 — Temiz olması. Binaenaleyh tezek ve müteneccis taş ile istinca etmek caiz değildir,

7 — Kurutucu olması. Binaenaleyh, gül suyu ve sirke gibi sularla istinca etmek caiz değildir,

8 —- Necaseti kaldırıcı olması. Binaenaleyh, cam gibi kaygan şeylerle istinca etmek caiz değildir,

9 — Muhterem olmaması. Öyle ise ekmek, kemik, ve üzerinde ayet hadis ve fıkıh gibi muhterem bir ilim yazılı olan kâğıt ile istinnica etmek yeterli olmadığı gibi haramdır. Yalnız ceviz ve badem gibi kabuklu bir şey ile istinca etmek kafi ise de mekruhtur. İçi çıkarılır ve kabukla istinca edilse hiç bir sakınca yoktur. 

Bir kimse gördüğü bir taşın daha önce istincada kullanılıp kullanılmadığı hususunda şüphede kalırsa, onu kullanmasında bir mahzur yoktur. Çünkü onda asıl olan, tahir olmasıdır. Kurumuş ağaç yaprağı, necaset kaldırmaya elverişli ise istincada kullanılabilir. Bir kimse bir bez ile istinca ederse caiz olup sakıncası yoktur.

Sol el ile istinca etmek ve önden başlamak istincadan sonra elini toprağa sürtmek ve sabunlamak sünnettir. İdrardan da iyice kurulanmak lazımdır. Kurulanmak için ayakta gezmek veya öksürmek iyidir.

Bir kimse idrar yaptıktan sonra idrarın kesilmesi hayli zaman alır; namazın vaktinden çıkmasına sebep olursa "sahibül-özür sayılır" hemen abdestini alır ve kaza namazını kılar.

TEMİZLEME VASITALARI

Temizleme vasıtaları dörttür:

Su, Toprak, Taş ve Dabağattır.

Yaratılış itibariyle vasfı ne olursa olsun, gök tarafından inen veya yer yüzünde akan veya yerin altından çıkan su, hem temiz, hem temizleyicidir. Hanefi mezhebinde temizlik yolları onbire kadar çıkar.

Su, Kaynatmak, Ateş'e sokmak, Silmek, Kazımak ve ovalamak, Kurumak, Suyun akması, Bir halden başka bir hale dönmesi, Bazı tasarruflarda bulunmak, Boğazlama ve Dabağat, İstincâ' dır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

Kitab Ehli ve İlim Sahiplerinin Kur'an Karşısındaki Tavırları

Kur'an-ı Kerim; Peygambere ve Kur'an'a inanan ilim sahiplerinin ve Kitap ehlinden bazılarının Allah'ın vahyini doğrulamalarını, başta Mekke döneminde bilahare Medine döneminde duydukları sevinçleri ve tanıklıklarını köklü, gözle görülür davranışlarını tescil etmektedir. İşte Mekki surelerdeki bu tescillerin bazıları:  1. Kendilerine kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar... (En'am, 20)  İlk akla gelen ve anlaşılan, onlar, Hz. Peygamber(s.)'in davasının doğruluğuna da tanıklık etmekteler. Çünkü onun gerçek olduğunu, onun doğru söylediğini kendi çoluk çocuklarını tanıdıkları gibi biliyorlardı. 2 . Allah, size kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken, ben ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, O (Kur'an'ın), gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuşkulananlardan olma. (En'am, 114)  3. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümm...