Ana içeriğe atla

GENÇLER Mİ SUÇLU YOKSA BİZ Mİ???

Evet öyle bir ömür düşün ki en verimli zamanları hep heba olmuş kendisiyle barışık olması gereken döneminde hep dünya hevesleri ile yok olmuş bir çoçukluk ve gençlik. Tanıdık geldi mi? bilmiyorum ama ben hep şunu söyledim ;Gençliği olmayan bir insanlık (topluluk, düşünçe, fikir, akım,) hepsi çoktan ölmüşlerdir...

Müslüman kimliğine baktığımız da daha ergenlikten önce işe başlamıştır dinin temellerine öyle bir temel ki evdeki taşıyıcı kolonlar gibidir. çoçuk yaşta ki din eğitimi,
Çoğu çoçuk daha küçük yaşta öğrenir din dilini büyüdüğünde bu da neydi demez zamanında din eğitimi almamış bazı ergen ve kendini bilmezler gibi... Biz gelecekteki gençlerimize güzelliği bırakmak istiyorsak güzellikle yaşıyacağız güzellikle anlatacağız, ve güzellik de sevdireceğiz...

Geçenlerde yine bir sohbette mevzu bahis olmuştu lise öğrencileri bir akademisyen hocam demişti fen lisesinde okuyan bir kızı Dinden bahsedince herkes bana bırak ya artık bu boş işleri vs diyor demiş babası na...

Gerçekten çok merak ediyorum çok okuyunca dinden mi yoksa insanlar dan mı soğuyor insanlar (gençler,) vs Ülkenin en prestijli lisesi olan bir yer böyle ise varın siz düşünün artık gerisini... Sözü söylendi bir sohbet ortamında.
Müdahale etmek istedim birden hocam dedim biz kendimiz yapıyoruz hep dedim... Ya hocam dedi biz mi onlara gidin dinden imandan çıkın vs Allah aşkına ya sen de hemen suçu bize atıyorsun dedi... Bende sakin bir şekilde şu sözü söyledim evet biz onlara gidin dinden soğuyun dedik biz Müslümanca yaşamanın haysiyetine talip olmadığımız için hep birlikte gelecek nesillere bizden hayır yok yolunuz çizin dedik... Biz kendi elimizle gençleri dinden imandan soğuttuk...
Evet İsmet özelin dediği gibi ;ya Rab bana tekrar ne yapacam dedirtme taşınacak suyu kovayı göster misali dir din eğitimi ve gençlerin kalbine dokuna bilmek... Gerekirse gençlerle onlarla oturup çay içeçeğiz onlara verdiğimiz değer kadar değer beklemeye hakkımız olduğunu bilmeden saatlerce konuşsak boştur... Vermediğin emeğin karşılığını istemeye hakkın yoktur...

Verdiğin kadar alırsın ki; verdiğimiz bu kadar ki gençler din deyince kapat ya bu gereksiz konuları demesin... Evet diyeceksiniz ki sosyal medya vs İnternet devri dir vs... Sen sosyal medyadan Bi haber isen senin yapmadığını yapan birileri ilaki çıkar ki bu kişiler senin iyiliğini değil kötülüğünü ister hiç bir zaman unutma....

 Müslüman kimliği bembeyaz bir sayfa gibidir içine damlatığın mürekkep kadar güzelleşir misali Müslümanın çoçukları da bembeyaz bir sayfa gibi dir içine ne koyarsan ona göre şekillenir... Basit çümle ler ama gerçeklerimizi ifade eden çümle ler malesf...
Rabbim bize dosdoğru olmayı tercih değilde bir düstur olarak almayı nasip etsin inşallah...
Müslümanca yaşa ki Müslümanca anıla bilesin... Müslümanca yaşamanın haysiyetine talip olan kişilerden olmanız temennisiyle dua eder dua beklerim....
                     . 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

KUR'AN'DA EVREN, YARATILIŞI VE KANUNLARI

Kur'an'ı inceleyen bir kimsenin göz önünde bulundurması gereken bir husus: Kur'an'da yer alan kimi ayetlerdeki evrenin yaratılışı, kanun ve sahnelerine ilişkin işaretler, yüce Allah'ın azametine, egemenliğinin sınırsız genişliğine, sanatının incelik, eşsizlik ve takdirine, her şeyi kuşatmasına, kudretine ve tedbirine dinleyicilerin dikkatini çekmeyi hedeflemiştir. Davetin ana hedeflerinden Yüce Allah'ın varlığının vücubunu, en mükemmel sıfatlarla nitelenmesini, her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu; çoluk-çocuğa, ortağa, yardıma ihtiyacının olmadığını; Rablik ve ulûhiyette bir ve tek olduğuna; sadece bir tek kendisinin, önünde boyun eğilmeye,ibadet edilmeye, yönelmeye, yakarışa ve mutlak tasarrufa layık olduğuna; ilminin büyük küçük her şeyi kuşattığına; evrenin, Onun hikmetinin gerektirdiği kanunlar çerçevesinde yaratılışındaki ulu ve yüce hikmetine dikkatleri çekmeyi vedesteklemeyi hedeflemiştir. Sonra Allah, korku ve heybetini dinleyicilerin kalplerine ser...