Ana içeriğe atla

Miraç Mucizesi: Peygamberimizin Cennet ve Cehennem Yolculuğu Göklere Yükselen Bir Mucize



Miraç, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semalara ve Allah’ın huzuruna yükseldiği eşsiz bir mucizedir. Kur’an, bu olayı “Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü noksandan münezzehtir” (İsra, 1) ayetiyle müjdeler. Miraç’ta Peygamberimiz, cennetin mükâfatlarını ve cehennemin azabını gördü; bu, hem ona hem ümmetine ilahi bir ders oldu. Peki, Miraç’ta neler yaşandı, cennet ve cehennem nasıl tasvir edildi, mükâfat ve cezalar nelerdi?

Miraç’ın Anlamı ve Seyri
Miraç, Hicret’ten yaklaşık bir yıl önce, Peygamberimiz’in en zor günlerinde gerçekleşti. Annesini, babasını, eşini ve amcasını kaybetmiş, Taif’te taşlanmış, Mekke’de yalnız bırakılmıştı. Bu mucize, Allah’ın sevgili kuluna bir teselli ve ümmetine bir rehber oldu. Hadislerde, Peygamberimiz’in Burak adlı bir binit ile Mescid-i Aksa’ya, oradan gök katlarına yükseldiği anlatılır (Buhari, Salat, 1). Her gökte bir peygamberle (Hz. Adem, Hz. İsa, Hz. Musa, Hz. İbrahim gibi) karşılaştı, sonunda Sidretü’l-Münteha’ya ulaştı ve Allah’ın huzurunda namaz emrini aldı.
Miraç’ta Peygamberimiz, cennet ve cehennemi görerek ahiretin hakikatini bizzat müşahede etti. Bu, “Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir kalbin tasavvur edemediği” (Buhari, Tevhid, 37) nimetlerle dolu cennetin ve korkunç azaplarla dolu cehennemin gerçekliğini ümmetine aktarması için bir vesileydi.

Cennet: Mükâfatın Zirvesi

Peygamber Efendimiz, Miraç’ta cennetin kapılarını gördü ve müminlere vaat edilen nimetleri bizzat müşahede etti. Kur’an, cenneti şöyle tasvir eder: “İman edip salih ameller işleyenler için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır” (Bakara, 25). Hadislerde, cennetin detayları daha da canlanır:

  • Nimetler: Peygamberimiz, cennette “ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanın kalbine doğmuş” nimetler olduğunu bildirdi (Müslim, Cennet, 2). Altın ve gümüşten köşkler, inci ve yakuttan nehirler, hiç solmayan bahçeler…
  • Huzur ve Mutluluk: Cennette ne hastalık, ne yaşlılık, ne de keder vardır. “Onlar orada ebedî kalırlar, oradan çıkarılmaları mümkün değildir” (Hicr, 48). Peygamberimiz, cennet ehlinin Allah’ın cemalini göreceğini müjdeledi (Müslim, İman, 80).
  • Mükâfat Örnekleri: Miraç’ta, Peygamberimiz, salih amellerin karşılığını gördü. Mesela, namaz kılanların, sadaka verenlerin ve yetimlere yardım edenlerin cennette yüksek makamlara yükseldiğini müşahede etti. Bir hadiste, “Kim Allah yolunda bir canı kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibi olur olur” (Maide, 5) ayeti, iyiliklerin cennette büyük mükâfatla karşılık bulacağını gösterir.
Peygamberimiz, cennetteki saadeti şöyle tasvir etti: “Cennet ehli, birbirine kin tutmaz, haset etmez, kardeş gibi yaşar” (Tirmizi, Cennet, 3). Bu, Müslümanlara, bu dünyada barış ve sevgiyle yaşamanın cennete uzanan bir yol olduğunu öğretir.

Cehennem: Azabın Gerçekliği
Miraç’ta Peygamberimiz, cehennemin korkunç manzaralarını da gördü. Kur’an, cehennemi “Ateşin yakıtı insanlar ve taşlardır” (Tahrim, 6) diye tasvir eder. Hadislerde, cehennemin azapları detaylıca anlatılır:

  • Cezalar: Peygamberimiz, cehennemde günahların türüne göre cezalar gördü. Mesela, zina edenlerin ateşten zincirlerle bağlandığını, yalan söyleyenlerin dillerinin kesildiğini, faiz yiyenlerin karınlarının ateşle şişirildiğini müşahede etti (Buhari, Ta’bir, 28).
  • Zalimlerin Sonu: Filistin’deki zulme karşı senin adalet arayışın gibi, Kur’an zalimlerin cehennemde ağır bir azaba uğrayacağını bildirir: “Zalimler için ne bir dost vardır, ne de şefaatçi” (Mü’min, 18). Miraç’ta, Peygamberimiz, mazlumlara zulmedenlerin ateşten dağlar arasında çaresiz kaldığını gördü.
  • Uyarı: Cehennem, Müslümanlara bir uyarıdır. “Kim zerre kadar hayır işlerse onun karşılığını görür, kim zerre kadar şer işlerse onun karşılığını
    görür. (Zilzal, 7-8). Peygamberimiz, cehennem azabının “derileri yakan, kemikleri eriten” bir ateş olduğunu bildirdi (Müslim, Cennet, 17).
Peygamberimiz, cehennemde azaba uğrayanları görünce ümmeti için dua etti: “Allah’ım, ümmetimi bağışla!” (İbn Mace, Zühd, 37). Bu, onun merhametini ve Müslümanlara şefaat edeceğini gösterir.

Miraç’ın Müslümanlara Mesajı
Miraç, sadece bir mucize değil, aynı zamanda bir rehberdir. Cennet ve cehennemin görülmesi, Müslümanlara şu mesajları verir:

  • Amel ve İman: Cennet, iman ve salih amellerle kazanılır. “İman edenler ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle altlarından ırmaklar akan cennetlerde ebedî kalırlar” (Bakara, 82).
  • Adalet ve Merhamet: Filistin’deki mazlumlar için senin çaban gibi, zulme karşı durmak ve iyilik yapmak, cennete yaklaştırır. “Kim bir can kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibi olur” (Maide, 32).
  • Tevbe ve Dua: Cehennem azabından korunmak için tevbe ve dua şarttır. Peygamberimiz, “Allah’ım, bizi cehennem azabından koru” (Tirmizi, Dua, 9) diye dua ederdi.
  • Namazın Önemi: Miraç’ta namaz, ümmete farz kılındı. “Namaz, müminler üzerine vakitleri belirli bir farzdır” (Nisa, 103). Namaz, cennete giden yolda bir ışıktır.
Miraç, Müslümanlara ahiretin gerçekliğini hatırlatır. Cennetin nimetleri, bu dünyadaki sabır ve gayretin ödülüdür; cehennemin azabı ise günahlardan kaçınmanın gerekliliğini gösterir. Peygamberimiz’in Miraç’ta gördükleri, ümmetine bir yol haritasıdır: İman et, iyilik yap, zulme karşı dur, Allah’a yalvar.

Son Söz: Cennete Ulaşmak İçin
Miraç, Peygamberimiz’in Allah’ın huzuruna yükseldiği, cennetin güzelliklerini ve cehennemin korkularını gördüğü bir mucizedir. “Allah, dilediğini rahmetine eriştirir” (Âl-i İmrân, 74). Senin Filistin için adalet arayışın, anne baba hakkına verdiğin önem, Kur’an’a duyduğun sevgi, Miraç’ın mesajlarına ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor. Bugün, bir iyilik yap, bir dua et, namazını kıl. Çünkü cennet, Miraç’ta görülen o muhteşem nimetlerle seni bekliyor. “Ey Rabbimiz, bizi ve ana babamızı bağışla, bize cennetini nasip et!” (İbrahim, 41). 🤲

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

KUR'AN'DA EVREN, YARATILIŞI VE KANUNLARI

Kur'an'ı inceleyen bir kimsenin göz önünde bulundurması gereken bir husus: Kur'an'da yer alan kimi ayetlerdeki evrenin yaratılışı, kanun ve sahnelerine ilişkin işaretler, yüce Allah'ın azametine, egemenliğinin sınırsız genişliğine, sanatının incelik, eşsizlik ve takdirine, her şeyi kuşatmasına, kudretine ve tedbirine dinleyicilerin dikkatini çekmeyi hedeflemiştir. Davetin ana hedeflerinden Yüce Allah'ın varlığının vücubunu, en mükemmel sıfatlarla nitelenmesini, her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu; çoluk-çocuğa, ortağa, yardıma ihtiyacının olmadığını; Rablik ve ulûhiyette bir ve tek olduğuna; sadece bir tek kendisinin, önünde boyun eğilmeye,ibadet edilmeye, yönelmeye, yakarışa ve mutlak tasarrufa layık olduğuna; ilminin büyük küçük her şeyi kuşattığına; evrenin, Onun hikmetinin gerektirdiği kanunlar çerçevesinde yaratılışındaki ulu ve yüce hikmetine dikkatleri çekmeyi vedesteklemeyi hedeflemiştir. Sonra Allah, korku ve heybetini dinleyicilerin kalplerine ser...

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...