Ana içeriğe atla

KIYAMET

Kıyamet ne zaman kopacak?
Kıyamet demek dünyanın sonu demektir... Yalnız dünyanın mı? Dünya gibi diğer yaratıkların mesela güneş, ay, yıldızlar ve diğer gezegenler gibi varlıklarının da sonu gelmesi, çalışamaz hale dönüşmesi demektir. 
Şurası bir gerçektir ki, dünya dahil, bütün bunların tümüne birden kainat adı verilir. 
Yerin, göğün, güneşin, ayın, diğer yıldızların hulasa mükevvenat namında ne varsa, bütün bu varlıkların sonunun gelmesi, yıkılıp mahvolması kıyamet demektir. 
Şu halde gök yıkılacak... Yer yok olacak... Dağlar dümdüz kesilecek...
Güneş sönecek. Ay ve diğer gezegenler fonksiyonlarını kaybedecek... Bütün bunların faaliyetleri duracak... 

Neden mi?
Yukarıda geçmişti... Çünkü insan varlığı gibi bu varlıklarında bir ömrü bir eceli (yaşama süresi) vardır. Ne kadar yaşayacakları, vazifelerini ne zamana kadar icra edecekleri Allah katında bellidir. Cenab-ı Hak bunları da tıpkı insanlarda olduğu gibi bir yaşama ve çalışma süresi tanımıştır. İşte o sıra dolar dolmaz hepsinin faaliyeti duracak ve olan olacaktır!... İşte kıyamet budur! 


Kıyametin ne zaman kopacağını Allah-u Teala bilir. Ancak Allah-u Teala Kuran-ı Kerim'de kıyametin alametlerini teker teker açıkladığı gibi; Peygamber Efendimiz (SAV) hadisi şerifinde kıyamet alametlerine değinmşlerdir. Hak Teala hazretleri buyurur:

'' Nas için hesaplarının vakti yaklaştı. Halbuki onlar, gaflet içinde olup haktan ve taatten kaçıcıdırlar.'' ( ENBİYA: 1)
İmam-ı Buhari, İbni Ömer (r.a)'den rivayet eder ki Resulullah Efendimiz şöyle buyurur:

'' Geçmiş ümmetlerin zamanları yanında sizin zamanınız ikindi namazından güneş batıncaya kadar olan zaman kadardır.''
 
Yani dünya ömrü 1 gün farz olunsa, fecr-i başlamasından ikindi namazı vaktine dek geçen zaman geçmiş ümmetlerin zamanları olurdu. İkindi namazı vaktinden güneş batıncaya kadar kalan zaman da sizin zamanınızdır. 
Hesap ve kıyamet gününün yakın olduğuna dair çok ayetler ve hadisi şerifler vardır. Fakat kıyamet gününün tayini yani ne zaman olacağı, ancak Allah-u Tealla'nın ilminde gizlidir. Nitekim Allah buyurur: ''Sana kıyamet vakti hakkında sual sorarlar. Deki: ''Onu ancak Rabbim bilir. Vakti gelince onun işaretlerini de Allah'tan başka kimse gösteremez. O göklerde ve yerde çok ağır bir yüktür. O, size ansızın gelir; ondan kurtulamazsınız.'' (ARAF: 186)

'' Gerçekten kıyamet vaktinin ilmi ancak Allah'tadır.'' (LOKMAN: 34)
'' Sana kıyametin ne zaman olacağını sorarlar. Nasıl zikredebilirsin onu, Rabbine müntehi oluncaya kadar?'' (NAZİAT: 42-44)
Diğerleri gibi bir hadisi şerifinde Resulullah şöyle buyurdu:


'' Gaipten 5 şey vardır ki, onları, gerek beşer, gerek cin ve gerekse melek olsun, Allah'tan başka kimse bilemez.''
 
Ve şu ayeti okudu. Bu ayeti kerimede olan beş şey şunlardır:

'' Kıyamet zamanı, yağmur yağma zamanı, ana rahminde olan çocuğun kız mı yoksa oğlan mı olduğu, kişinin ertesi günü ne kazanacağı ve ne zaman ecelinin geleceği. Bunları hiç kimse bilmez.!! (LOKMAN: 34)
Bunlar, Allah-u Teala'nın ilmine havale olmuş işlerdendir.
Kıyamet alametleri 2 kısımdır. Bunlardan bir kısmına suğra (küçük) alametler denir ki, sayısı pek çoktur. Diğer bir kısmına ise Kübra (büyük) alametler denir. Küçük alametlerin bir kısmı burada Allah'ın yardımıyla zikir olunacaktır.
...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

Kitab Ehli ve İlim Sahiplerinin Kur'an Karşısındaki Tavırları

Kur'an-ı Kerim; Peygambere ve Kur'an'a inanan ilim sahiplerinin ve Kitap ehlinden bazılarının Allah'ın vahyini doğrulamalarını, başta Mekke döneminde bilahare Medine döneminde duydukları sevinçleri ve tanıklıklarını köklü, gözle görülür davranışlarını tescil etmektedir. İşte Mekki surelerdeki bu tescillerin bazıları:  1. Kendilerine kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar... (En'am, 20)  İlk akla gelen ve anlaşılan, onlar, Hz. Peygamber(s.)'in davasının doğruluğuna da tanıklık etmekteler. Çünkü onun gerçek olduğunu, onun doğru söylediğini kendi çoluk çocuklarını tanıdıkları gibi biliyorlardı. 2 . Allah, size kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken, ben ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, O (Kur'an'ın), gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuşkulananlardan olma. (En'am, 114)  3. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümm...