Ana içeriğe atla

NAMAZ

Namaz, İslam dininin olmazsa olmaz 5 ibadetinden biridir ve en önemlisidir. '' Namaz dinin direğidir.'' Namaz, kelime-i tevhidten sonra İslam dininin en mühim en önemli şartıdır. Namaz insanın nurudur, dinin direğidir. Allah şöyle buyuruyor:
Şüphesiz namaz, mü'minlere muayyen vakitlerde farz kılınmıştır.
Allah Resulü de şöyle buyuruyor:
Allah beş vakit namazı kullara farz kılmıştır. Onları eda edip haklarını küçümsemek gayesi ile onlardan bir şey kaybetmeyen kimse için haktır ki, Allah onu cennete götürsün.

Resulullah (SAV) namazı terk eden kimsenin hakkında şöyle buyuruyor:
Namazı olmayan kimsenin İslam'da payı yoktur. 
Şunu bilmemiz lazımdır ki, Namaz kılmaktan maksat kalbin, Allah'ın azamet ve yüceliğini bilip, onu her zaman hatırlamaktır. Ve dolayısıyla verdiği emir ve nehiylerin yanında durmaktır. Kur'an-ı Kerim de buna işareten şöyle buyuruyor:
''Şüphesiz namaz, fuhuş ve münkeri önler.'' Gaflet ile kılınan namaz, sahibine fayda vermediği gibi Allah'ta onu kabul etmez.
Namazda mükellef olmayan kimseye namaz kılmakla emir olunmaz. Ancak çocuk yedi yaşına gelince namaza emir olunacak on yaşına gelince devam etmezse hafifçe dövülecektir.

Namaz başlıca iki çeşittir:
A) Cenaze namazı gibi ruku ve sucudu olmayan namaz
B) Ruku, sucud ve kıraatı olan namazdır. Farz ve nafile namazlar bunun şümülüne girerler.

Bir çok kimse Kuran-ı Kerim'le sabit olan sadece namazın farziyetidir. Namazın beş vakit olduğu ifade edilmemiştir; diye sık sık soruyorlar. Hele aleviler, namaz kılmamak ve avam tabakasını iğfal etmek için münasebet bulduklarında bunu tekrarlayıp duruyorlar. Halbuki Kur'an- Kerim:

Resul size ne vermiş ise onu alınız. Sizi men ettiği şeyden de sakınınız. Ayeti kerimesi ile Resulullah'ın emrettiği şeylerin tatbik edilmesini emrediyor. Binaleyn  Resulullah (SAV) ne getirmiş ise onu Kur'an-ı Kerim de getirmiş sayılır. Namazın beş vakit olduğunu beyan eden bir çok hadis vardır. Onlardan biri şu Hadis-i Şerif'tir:

''Sizden birinizin kapısı önünden bir çay (veya nehir) geçer de , günde beş defa içinde yıkanırsa bir şey kalır mı? Sahabe, (hayır bir şey kalmaz dediler) Allah'ın Resulu buyurdular ki, işte bu, beş vakit namazın hali gibidir. Allah onlarla günahları bağışlar.'' demiştir. Bu demek oluyor ki namaz insanın manevi temizliğidir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

Kitab Ehli ve İlim Sahiplerinin Kur'an Karşısındaki Tavırları

Kur'an-ı Kerim; Peygambere ve Kur'an'a inanan ilim sahiplerinin ve Kitap ehlinden bazılarının Allah'ın vahyini doğrulamalarını, başta Mekke döneminde bilahare Medine döneminde duydukları sevinçleri ve tanıklıklarını köklü, gözle görülür davranışlarını tescil etmektedir. İşte Mekki surelerdeki bu tescillerin bazıları:  1. Kendilerine kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar... (En'am, 20)  İlk akla gelen ve anlaşılan, onlar, Hz. Peygamber(s.)'in davasının doğruluğuna da tanıklık etmekteler. Çünkü onun gerçek olduğunu, onun doğru söylediğini kendi çoluk çocuklarını tanıdıkları gibi biliyorlardı. 2 . Allah, size kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken, ben ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, O (Kur'an'ın), gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuşkulananlardan olma. (En'am, 114)  3. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümm...