Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır.
İnanıp iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere, zemininde ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu bir gölgeliğe alacağız.
Salih amelleri kalbimizdeki iman ve iyi bir niyetle yapılırsa yüce rabbimizin katına ulaşır ve bizim ömrümüzün nihai hedefi olan hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği akla hayale gelmeyecek güzellikteki cennete girmemize ve oradaki derecelerimizin yükselmesine vesile olur.
Gün gelecek ruhumuz kavz edilecek, bizlere emanet olarak bahşedilen ömür nimeti sona erecek. Her nefis ölümü tadacak ve toprağın kara bağrına girecektir. Bedenlerimiz çürüyecektir. Ancak imanımız ve salih amellerimiz ebediyen baki kalacaktır. Salih amel işlemek için yüce Allah'tan yardım unutulmamalıdır. Ahiret yolculuğumuzun geçer akçesi manevi azığımız olacak olan iman ve salih amellerimizdir.
Rasulullah buyuruyor ki: Ölü defnedilmeye götürüldüğünde kendisini üç şey takip eder: ailesi, malı ve ameli; bunlardan ikisi geri döner (malı ve ailesi) biri kalır (amel).
Allah insanlara dünya da birçok nimet bahsetmişken bunun karşılığında istediği ise kendisine iman, emir ve yasaklarının çerçevesinde bir hayat sürmeleridir. İslam yaşamın her alanında düzenleyici kurallar koymuştur. Amellerin nasıl, ne şekilde ne zaman yerine getirileceği bizzat Rasulullah tarafından uygulamalı olarak anlatılmış ve sahabe de bunları yaşamına aktarmıştır.
İnsanlar tembellik ve üşengeçliklerinden dolayı ibadetlerini aksatmakta ya da dünya işlerine odaklanmalarından dolayı huşu içerisinde yerine getirememektedirler. Oysaki insanlar bir yerde sadece geçimlerini sağlamak için çalışmakta hatta kendisinden büyük tavizler vermektedirler sağlık konusunda bile. Ama ebedi olan bir hayatın bileti niteliğinde ki ibadet etmeyi bazen çok görmekte ve samimiyetsiz yerine getirmektedirler.
Dünya bir tarla misalidir hesap gününde ne ekildiyse o biçilecektir. Amel defterimizde ne yer alıyorsa, ne yaptıysak her şey önümüze gelecek inkar etme imkanımız dahi olmayacaktır zaten her şeyin sahibinden ne saklanabilir ki önümüzde her şey delilleri ile mevcut iken. Amellerimiz gideceğimiz yerin cennet mi yoksa cehennem mi olacağını belirler. Bazen kendi sonumuzu kendimiz getiririz de bundan haberimiz olmaz fakat insanlar amellerinin neye karşılık geleceğini bildiği halde nasıl olurda bu kadar gaflet içerisinde kötülük işleyebilir. İnsanlara hesap bitip de artık kalacakları yeni yerler gösterilince gaflet içerisinde olanlar artık ne kadar geç kaldıklarını ve hata yaptığıklarını anlar dünyaya dönmek isteseler bile artık bu mümkün değildir; muttakiler ise cennete girecekleri için mutlu ve bugüne kadar yaptıkları salih amellerin karşılığını almışlardır.
Peygamber efendimiz (S.A.V) hadisinde şöyle buyurur;
Üç haslet vardır, bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve resulü, Allah ve resulünden başka her şeyden fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek. Bir müslümanın imanını salih amellerle ibadet anlayışı içerisinde bütünleştirerek bütün davranışlarını güzelleştirmesi gerekir.
İbadet kapsamında ele alınan salih amel yüce yaratıcının hoşnutluğunu kazanmak için yapılan fert ve topluma yararlı her iştir. Kuran-ı Kerim'de:
Muhakkak ki iman edip salih amel işleyenler, yaratılanların en hayırlısıdırlar. Erkek veya kadın kim mü'min olarak faydalı işler yaparsa, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve karşılığını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. Ayeti kerimeleri ile faydalı işler yapan kişiler övülmüştür.
Yorumlar
Yorum Gönder