Ana içeriğe atla

DİNİMİZDE EŞLERİN BİRBİRLERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI

    Dinimizde eşlerin (karı kocanın) birbirine karşı vazifeleri / sorumlulukları nelerdir?

    İslama göre aile içindeki ölçü şu şekildedir:

   Nikah akdi eşler arasında bir takım hak ve sorumluluklar doğuran bir akittir. (DUMAN, 2019) Peygamberimiz ( s.a.v ) her şeyde olduğu gibi aile hayatında da bize en güzel örnektir. Bu günkü aile problemlerimiz Kur'an ve sünnetten uzaklaşmamızın sonucudur.

Aile içerisinde görev paylaşımı İslamın her konuda adaletli olduğunu gösterir.

İslamda aile, korunması gereken kutsalların başında gelir. Erkek evin dış işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamalı, hanımı ise evin iç işlerini ve hizmetlerini yapmalıdır. Aralarında yardımlaşma her zaman olmalıdır. Ancak kadın dışarıda çalışmak zorunda kalırsa, bunu eşiyle konuşup birlikte karar vermeliler, çalışma mekân ve şartları uygun değilse bu konuda ısrar etmemeli, ailenin mutluluğunu, huzurunu ilk sıra da tutmalıdır.

    Efendimiz (asm) Hazretleri, kızı Fatıma (ra) ile damadı Ali (ra) yi evlendirdiği sırada, evin iç

işlerini kızı Fatıma’ya, dış işlerini de damadı Ali ye verirken şunları buyurmuştur:

"Çeşmeden su getirmek, hamur yoğurup ekmek yapmak, evin temizliğini yapıp iç işlerini düzenlemek Fatıma’ ya aittir. Dış işleri de Ali’nin sorumluluğundadır!.."

    Hanımların yemek ve ekmek pişirmesi, elbise yıkaması, oda süpürmesi, ev işlerini yapması ve  kocasının yükünü hafifletmeye çalışması ahlaki birer görevdir ve şerefli bir hizmettir. 

 Dinimiz her zaman ölçülü olmayı, sakinliği ve kolaylığı öğütlemiştir. Bize de bu yönergeler

eşliğinde ilerlemeyi tavsiye etmiş, her işimizin bu şekilde sonunun hayırlı olacağını söylemiştir.

Konumuza gelecek olursak; kadının eşine karşı sorumlulukları 8 madde ile şöyledir;

    A. İtaat

    Kadının kocasına karşı sorumluluklarından birincisidir. (Allah’ın emirleri doğrultusunda).

Kadının kocasına itaati ayette şöyle beyan edilmiştir ;

    “Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. O sebeple ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadından) üstün kılmıştır. Birde (erkekler onların) mallarından infak etmektedirler.İyi kadınlar itaatli olanlardır.”

| Nisa, 34

   B. Kanaat

    Kanaat; yeteli gelecek miktar ile yetinmek tamahkârlık etmemektir. Kanaatkâr olmak kalp rahatlığını da getirir. Resulullah ( s.a.v ) şöyle buyurdu ;

" Aza kanaat etmeyen, çok ile doymaz." [Beyheki]

    C. Temiz olma

    Evin temizliği, giyisi temizliği vs genel olarak evle benzeri şeylerin temizliği fıtraten kadına daha uygundur. Kadın temizliğe daha uyumlu görünür. Kadının eşine karşı yükümlülükleri arasında bulunanlardan temizlikte önemli bir yer tutar. Bilinmelidir ki, güzellik ve temizliği getiren şeylerin en güzeli sudur.

" Mümin pis olmaz. " ( Buhari)

    D. İhtiyaçların karşılanması

    Kadın ev içinde yorulmaktayken eşi de ev dışında yorulmaktadır. Burada eşi eve gelen kadının asıl vazifesi ona karşı daha yumuşak, sakin ve isteklerini olabildiğince karşılayabilmesidir. 

    E. Malın korunması

    Erkek dışarıda iyi ya da kötü şartlarda çalışırken eşi zorluklarla kazındığı parayı, malı korumalıdır. A'raf suresi 31. ayetinde ; " Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. " der ve israfın haram olduğuna işaret eder. Malın korunması, israftan kaçınılması ev içinde kadına verilen görevdir. Çünkü malı ve eşyayı korumak iş bilmekten geçer bunu da evin içinde olan kadın bilebilir. Resulullah ( s.a.v ) şöyle buyurur:

“Kadınların en hayırlısı, baktığında seni mutlu eden, emrettiğinde itaat eden ve olmadığın zaman namusunu ve malını gözetendir.” (Taberani, İbn-i Mace)

    F. Sır saklanması

    Kadının  kocasının verdiği sırrı hiç kimseye anlatmaması gerekir. Eğer duyurursa

kocasının itimadını kaybetmesine sebep olur. Eşinin kendisine güvenmemesine ve bazı

sorunların çıkmasına sebep olur. Bu sebeple eşler arasında geçen sırlar saklanmalıdır.

    G. Saygı ve hürmet

    Kadın kocasının isteklerini yerine getirmelidir. Ona karşı zıtlık çıkarmamalı, asi davranışlarda

bulunmamalıdır. Eğer sürekli zıtlık çıkarmak isterse sadece eşini kendisine kinlendirip, düşman

etmek olacaktır. Hadis-i şerifte Peygamber efendimiz ( s.a.v ) ; " Bir kadın kocası kendisinden memnun olarak ölürse cennete girer." (İbn Mace, Nikah, 4)

    H. Akrabaya saygı

    Kadın kocanın akrabasına ve yakınlarına saygı göstermelidir. Çünkü kadının kocanın akrabasına veya yakınlarına saygı göstermesi, güzel idare ve tedbirden dolayıdır. Kadın böyle yaparak hem eşiyle hem de yakınlarıyla arasına gül fideleri ekmiş olur.

    Sonuç

    Vardığımız noktada özetle kadının eşine karşı sorumlulukları genel haliyle şunlardır ;

1) Eşine karşı itaatkar olmalı,

2) Kanaatkar olmalı,

3) Temiz olmalı,

4) Evin ve eşinin ihtiyaçlarını karşılamalı,

5) Malını korumalı,

6) Sırrını saklamalı,

7) Saygılı davranmalı

8) Akrabalarına saygı göstermeli.

    Bu görevlere uyulması ailenin tümünün huzurunu sağlayacaktır. Çünkü eşi tarafından

mutlu edilen bir erkek bunu hali, tavırları, eşine desteği ve hediyeleri ile ona gösterir.

Fakat bir koca hanımını istediği şeye zorlaması da caiz değildir ve kadın bu gibi şeyleri dinen

yapmak zorunda değildir. Mesela bir kadın yemek yapmak veya kendi çocuğuna bakmak

zorunda değildir. Ama ailenin huzuru ve selameti için, aile fertleri arasında karşılıklı saygı ve sevginin tesisi için, kadının meşru ve müspet olanı (kendi hoşuna gitmese de) yapması elbette güzeldir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdular:

    “Kadınların en hayırlısı, baktığında seni mutlu eden, emrettiğinde itaat eden ve olmadığın zaman namusunu ve malını gözetendir.” (Taberani, İbn-i Mace)


ZELİHA DOĞAN 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİFELİĞİN KAYIP HALKASI: ABDULLAH BİN ZÜBEYR

                                                                                               GÜLSÜM AÇAN  İslam Tarihi’nde Abdullah b. Zübeyr doğumundan vefatına kadar geçen sürede birçok önemli olayda aktif rol oynamıştır. Müslümanlar Medine’ye göç ettikleri zaman Yahudiler Müslümanlar’a büyü yaptıklarını ve artık çocukları olmayacağı şeklinde söylentileri yayınca Müslümanlar bu durumdan oldukça üzüntü duydular. Medine’de Hicretten sonra ilk Abdullah b. Zübeyr’in doğumu Müslümanlar açısından büyük bir mutluluk oluşturdu ve adı bizzat Rasulullah tarafından konuldu. Küçük yaşlarda babası Zübeyr b. Avvam ile birlikte Suriye’nin fethine ve 634 yılında Yermük Savaş’ına bizzat katıldı....

ÖLÜMDEN SONRA TEKRAR DİRİLMEK

Ebedi hayat olan ahiret hayatını yaşamak için insanın, öldükten sonra tekrar dirilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim'de bu husus hakkında varid olan ayetler muvacehesinde tekrar dirilme muhakkak olacaktır. Buna inanmayan mü'min olmaz.  İmanın şartlarından biri de, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmaktır. Öldükten sonra tekrar dirilmeye (Ba'su badel mevte), Allah-u Teala'nın, inayeti ilahiyesini tekmil için luzüm vardır. Bu da ahiret gününe iman etmeye icap ettirir. Ahiret gününe iman etmek, Allah'a iman etmek demektir. Ahiret gününe inanmayan Allah'a da inanmamış ve Allah'ın gönderdiği Peygamberi tasdik etmemiş olur.  Ahiret günü İsrafil (AS)'ın su'ra birinci defa üflemesinden, ikinci defa üflemesine ve ondan sonra cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin de cehenneme girmesine kadar geçen zamandır. Veyahut, nefha-i saniye (ikinci üfleme) den başlayarak sonsuz olarak devam edip giden zamandan ibarettir. Birinci ve ikinci defa su'ra üflemesinin arasın...

Kitab Ehli ve İlim Sahiplerinin Kur'an Karşısındaki Tavırları

Kur'an-ı Kerim; Peygambere ve Kur'an'a inanan ilim sahiplerinin ve Kitap ehlinden bazılarının Allah'ın vahyini doğrulamalarını, başta Mekke döneminde bilahare Medine döneminde duydukları sevinçleri ve tanıklıklarını köklü, gözle görülür davranışlarını tescil etmektedir. İşte Mekki surelerdeki bu tescillerin bazıları:  1. Kendilerine kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar... (En'am, 20)  İlk akla gelen ve anlaşılan, onlar, Hz. Peygamber(s.)'in davasının doğruluğuna da tanıklık etmekteler. Çünkü onun gerçek olduğunu, onun doğru söylediğini kendi çoluk çocuklarını tanıdıkları gibi biliyorlardı. 2 . Allah, size kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken, ben ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, O (Kur'an'ın), gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuşkulananlardan olma. (En'am, 114)  3. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümm...