Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İNANLARA YAPILAN BASKI, İŞKENCE ZULÜM... VE HİCRET

Allah Resulü (s.)'nün bağlılarının sayısı az, maddi güçleri de zayıftı. Düşmanları ise, Ehli Kitab' tan, ilim sahiplerinden, müşrik Araplardan, tanrısızlardan ve putperestlerdendi.  İnananların bir zorlama ve baskı sonucu inandıkları gibi bir şüpheye yer bırakmayacak kadar güçlü ve çoktular.  Aksine inananlar kendilerini tehlikeye attıklarını, her türlü tehlike, hakaret ve işkenceye maruz kalacaklarını bile bile ona inanıyor ve katılıyorlardı. Kasas suresinde şöyle buyrulmaktadır: " Onlar boş söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler. "Bizim işlediğimiz bize sizin işlediğiniz sizedir. Size selam olsun (Hoşça kalın). Cahillerle ilgilenmeyiz." derler ." (Kasas, 55) Bu ayeti daha önce ilim ve Kitab sahiplerinin Kurana inandiklarına dair bir belge olarak sunmuştuk. Aynı șekilde Furkan suresinde inanmış grupların kınama, azar ve takılmalara hedef olduğunu güçlü bir şekilde gösteren başka bir ayet daha mevcuttur:  " Rahman'ın kulları yeryüzünde mutevazi ...

KIYAMETİN KÜÇÜK ALAMETLERİ

Hadisi  ş eriflerde geçen bu alametlerden bir k ı sm ı   ş unlard ı r: -Halktan emanet kalkmas ı -Nass ı n en alçaklar ı n ı n yükseklik ve itibar bulmas ı -Cariyelerin, efendilerini do ğ urmas ı -Fitnelerin çok olmas ı -K ı talin (sava şı n) terk olunmas ı , i ş lerin yürütülmesi için  ş iddet yoluna ba ş vurulmas ı . - İ lmin ortadan çekilip cehaletin çok olmas ı -Zinan ı n ço ğ almas ı -Kad ı nlar ı n say ı s ı n ı n çok, erkeklerin say ı s ı n ı n az olmas ı , hatta k ı rk kadar kad ı n ı n bir erke ğ e dü ş mesi. -Zekat ı n verilmemesi Ki ş inin, kar ı s ı na itaat edip annesine isyan etmesi, ahbab ı na iyilik ve inkiyad edip babas ı na cefa etmesi. -Camilerde ve mescitlerde seslerin çok yükselmesi. Nitekim zaman ı m ı zda imamlar ı n ve müezzinlerin,  ş eriata ayk ı r ı  olarak tegganileri ve terbiye edilmemi ş  seslerini yükseltmeleri gibi. -Edna kimselerin, meclislerde söz söylemesi. -Ki ş iye,  ş errini def etmek için ikram olunmas ı . - İ pek...

MUSİBETLER VE SABIR

Musibet:  İnsanın başına gelen bela, afet, acı ve ölüm gibi nahoş şeylerdir.  Sabır  ise, acıya katlanmak, tahammül etmek, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etmektir. Musibet, bazen çok sevdiğimiz bir evladımıza yakınımıza veya sahip olduğumuz değerli bir malımıza isabet edebilir. Zirveden dibe indirebilir. Hayatta yalnız bırakabilir. Bu gibi durumlarda kendimizi kaybetmeden, Allah'a karşı isyana düşmeden, mükafatını Allah'tan bekleyerek sabırlı olmalıyız.  Cenab-ı Allah kullarını her türlü musibetlerle imtihan eder. Bunun en güzel örnekleri hayatlarında gördüğümüz Peygamber Efendimiz (SAV) ve Ashabı Kiram'ın hayatında görebiliyoruz. Onların İslam davası uğruna çekmedikleri cefa, görmedikleri işkence, tatmadıkları acı kalmamıştır. Ama ala Allah'a şikayette bulunup, isyana düşmediler. Bunun en güzel örneğini şu olayda görebiliyoruz. Hz. Resulullah'ın amcası Hz. Hamza Uhud'ta şehit düştükten sonra, insanlık dışı bir muameleye maruz kalır. Karnı ve göğsü deşili...

SALİH AMEL

Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır.  İ nanıp iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere, zemininde ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu bir gölgeliğe alacağız .    Salih amelleri kalbimizdeki iman ve iyi bir niyetle yapılırsa yüce rabbimizin katına ulaşır ve bizim ömrümüzün nihai hedefi olan hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği akla hayale gelmeyecek güzellikteki cennete girmemize ve oradaki derecelerimizin yükselmesine vesile olur.    Gün gelecek ruhumuz kavz edilecek, bizlere emanet olarak bahşedilen ömür nimeti sona erecek. Her nefis ölümü tadacak ve toprağın kara bağrına girecektir. Bedenlerimiz çürüyecektir. Ancak imanımız ve salih amellerimiz ebediyen baki kalacaktır. Salih amel işlemek için yüce Allah'tan yardım unutulmamalıdır. Ahiret yolculuğumuzun geçer akçesi manevi azığımız olacak olan iman ve salih amellerimizdir.      Rasulullah buyuruyor ki: Ölü defnedilmeye gö...

KUR'AN ALLAH'IN SÖZÜDÜR

İslam karşıtlarının bir kısmı ''Muhammed, Kur'an'ın Allah'tan kendisine vahyedildiğini söylerken yalan söylemez ancak bildiği Peygamberlerin haberleri, içinde coşkulu bir şekilde hissettiği Allah'a iman, Allah'a çağrı, şirk ve cahili alışkanlıklarla savaşma, Hicaz ve Arap toplumundan başlayarak insanlığı ıslah etme ve mutluluğunu sağlama coşkusundan etkilenmesi neticesinde psikolojik olarak böyle bir vehim ve kuruntuya kapıldı.'' derler. Bu iddiaya karşı diyoruz ki, bütün bunlar bu iddiada bulunanların gönlünden geçtiği biçimde o zamanda Hz. Peygamber'e (s) söylendi. O zamanda kendisine onda delilik vardır. O söylediklerini şeytanlardan alıyor; o delidir.'' diyorlardı. Nitekim Kura'nı Kerim onların söylediklerinin tamamını ayetlerde söylemekte ve onlara gereken cevabı da vermektedir. Sunacağımız ayetlerde göreceğiniz gibi vicdanların, akılların ve kalplerin derinliklerine nufuz eden birçok ayette ifade edildiği gibi Kur'an'ın ...

İNSANLARIN MAHŞERE SEVKİ

  K esin olarak bilinmesi gerekir ki Allah bütün varlıkları kabirlerinden diriltip sonra onları hesaba çekmek ve mahkemelerinin görülmesi için mahşer yerine sevk edecektir. Allah bu konuda şöyle buyuruyor: - (O gün)  herkes beraberinde sürücü ve şahit  (iki melek)  bulunduğu halde,  (mahşere)  gelmiş bulunacaktır. - O, bütün insanların bir arada toplanmış olacakları bir gündür. O,  (istisnasız bütün mahlukatın)  hazır olacakları bir gündür. - O günde ki (Allah) O toplama günü için hepinizi bir araya getirecektir. O gün Allah'u Teala bütün mahlukatlara,  '' Bugün mülk kimindir?  diye hitap edecektir. Allah'u Teala'nın bu sorusuna hiçbir varlık cevap veremeyecek ve Allah kendi kendine cevap vererek,  ''Mülk, Kahhar olan Allah'ındır''  buyuracaktır. Bu hususu da Allah şöyle beyan buyuruyor Kur'an-ı Kerim'de: -  O günü, onlar  (kabirlerinden dışarı)  çıkarlar. Onların hal ve amellerinden hiçbir şey Allah'a gizli kalm...

SADAKA-İ FITIR

  Sadaka-i Fıtır ne demektir, hükmü nedir? Halk arasında  fitre  denilen  sadaka-i fıtır , ramazan ayının sonuna yetişen ve asli ihtiyaçlardan başka, artıcı olma ve üzerinden bir yıl geçme şartı aramaksızın nisap miktarı mala sahip bulunan her Müslümanın vermesi  vacip  olan bir ibadettir.  Sadaka-i Fıtır , insan fıtratındaki yardımlaşma ve dayanışmanın bir gereği olarak insan bedeninin zekatı kabul edilmiştir. Bu neden le  sadaka-i fıtra ,  ''Can sadakası''  veya  ''Beden sadakası''  da denilmektedir. Diğer taraftan fitre, yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesinde, bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerinde önemli bir rol oynar.  Kimler Sadaka-i Fıtır Vermekle Yükümlüdür? Sadaka-i Fıtır , burcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslümana vaciptir. Bireyin  sadaka-i fıtır  ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekatta aranan nisaptır. Anc...