Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BEŞERİYETE ŞAHİT OLACAK ÜMMETİN İNŞASI

Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in üzerinde durduğu esaslardan birisi de, risaleti yerine getirebilecek, hayatı Kur'an-a ve sünnete göre tesis edecek, yine bu doğrultuda nesilleri yetiştirecek, ve bu emaneti tüm insanlığa ulaştıracak seçkin bir "ümmet" oluşturmaktır. Bu ümmet beraberinde tüm insanlığa ve dünyaya gerekli olan nuru, rahmeti taşıyacaktır. Nitekim Enbiya Suresinde Yüce Allah şöyle buyırmaktadır: (Ey Muhammed) Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya, 107) Bu ümmetin ortaya çıkışı kolay olmadı. Nitekim İslam'ın geldiği coğrafyada kabilecilik, asabiyet, şirk gibi kötü adetler hakimdi. Herkes haklı da olsa haksız da olsa kendi kabilesini savunurdu. Buna göre kabile, velâ(sahiplik/temsiliyet)nın temeli, izzet ve bağlılığın kaynağıydı. Kabile üyesinin varlığı, hatta mevcudiyeti ona bağlıydı. O, nesep ve soydur. O, güç ve iktidardır. O, iktisât ve siyâsettir. Onun rızası ile razı olur, kızgınlığı ile kızar veya kabile reisinin kızgınlığı ile ...

KUR'AN'A TEPKİ GÖSTEREN İNKÂRCILAR

Kur'an'a tepki gösteren insan tipleri sadece çağdaş dinsiz veya arap ateistleri değildir. Bunların yanında her dönemde Kur'an'ın hükümleri işlerine gelmediği değişik kindar ve türünden inkarcılar olmuştur. Onlar Allah'ın nuru olan Kur'an'ı söndürmek amacıyla her türlü baskı, zulüm, iftira gibi yollara başvurmuşlardır. Ancak Saf suresi 8. ayetinde denildiği gibi "Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır." Bu ayet mü'min kullları teselli edici mahiyette bir ayettir. Zira bu ayette Allah, onlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar başarılı olamayacaklarını bizlere bildirmektedir. Yüce Allah bu inkarcı tiplere karşı Kur'an'da onların kuruntularını söyleyip, onlara gereken cevabı da vermiştir. Şüphesiz ki onların bu iftiralarına karşı peygamber efendimiz ve müminler sebat göstermiş ve onlara karşı destansı bir tavır ortaya koymuşlardır. Ayrıca Kur'an bu tiplerden bahsedip ve onlara gereken cevabı verme konusunda hiç çekinmemiştir. ...

KUR'AN'IN ALLAH'TAN OLMADIĞI İDDİASINA CEVAP

  Kur'an-ı Kerim Hz. Peygamber (s.) ile inkârcılar arasında Kur'an-ı Kerim konusunda meydana gelen daha başka hücumları da tescil etmekte ve onlardan aktardığına göre "iftiradır, yazmak istediği ve yazarken ezberlediği öncekilerin masallarıdır; başkaları ona yardım etmiştir, o insan sözüdür, sihirdir, kâhinliktir, şeytanların kendisine fısıldadığı şiirdir, -vs. Kur'an'da da daha başka örnekleri verildiği gibi Allah insanlara hiç bir şey indirmemiştir” diyorlardı. Öyle ki Kur'an şu sözlerini bile tescil etmektedir.” "Onlar eğer isteseler onun gibi söyleyebilecekler, eğer Allah'tan geldiği gerçek olsaydı insanlarca tanınmayan bilinmeyen bir liderin yerine; tanınan, bilinen bir lidere indirilmesi evla olurdu.” diyerek başka bir Kur'an'ın getirilmesi veya değiştirilmesi veyahut Arapça olmayan bir dille ve bir bütün olarak getirilmesini ileri sürüyorlardı. Ayrıca galibiyetin kendilerinin olması için insanlara Kur'an'ı okurken Peygamberi şaşı...

HELA VE İSTİNCA

Helâ, med ile, lügatte manâsı boş olan yere denir. Örfte ise, önce abdest bozma yeri manâsında, daha sonra, bu iş için tahsis edilmiş olan bina manâsında kullanılmıştır. Def'i hacetin vacip, sünnet, mekruh ve haramları vardır. HELÂNIN VACİPLERİ Vacibi : İdrar ve dışkıdan istibra etmek. Yani idrar ve dışkıdan temizlenmek için çalışmaktır. Temizlenmek için yürümek, hareket etmek ve öksürmek gibi bir şey gerekiyorsa onu yapmak gerekir. Uzvunda idrar bulunup az sonra akıntı olacağını zan ettiği halde abdest alırsa, abdesti sahih değildir. Avam tabaka bunu bilmez ve istibra yapmadan taharetini yıkar ve abdest alır, halbuki istibra yapmadan abdest almak caiz değildir. HELÂNIN SÜNNETLERİ 1 — Çölde, kırda olursa, halktan uzak bir yere gitmek. 2- Başında ve ayağında bir şey bulundurmak 3 — Camiye girerken yapılanın tersini yapmak, yani önce sol sonra sağ ayagını atmak. 4 — Helaya ilk ayağını attıgında şöyle demek: •Allah'ın adıyle. Allah'ım: Ben, erkek ve dişi şeytanlardan sana sığı...

SUYUN NEVİLERİ

Su, dört nevidir. 1 — Hem temiz hem temizleyici olup kullanılması mekrüh olmayandır. Bu da, gök tarafından inen veya yer altından çıkan, rengi, tadı ve kokusu değişmeyen sudur. 2 — Hem temiz hem temizleyici olup vücutta kullanılması mekruh olan sudur. Bu, güneşte ısınmış olan sudur.  İmam Şafiî (R.A.), Hz. Ömer (R.A.) 'den rivayet etmiştir ki: Güneşli su ile yıkanmak mekruhdur. İmam Şafiî ' nin beyan ettiği üzere, güneş de kızışmış suyu kullanmak alaca hastalığının peyda olmasına sebep olur. Güneşte ısıtılmış suyu kullanmak üç şartla mekruh olur: a) Sıcak bir memlekette bulunması,                               b) Altın ve gümüş, toprak ve cam gibi bir şeyden yapılmış biri kabdan maâda, madeni kabda bulunması,                                                        ...

TAHARET VE SU

Taharet, lügatta maddi necaset gibi ve manevi -ayıp gibi şeylerden temizlenmektir. İstilahta ise, namaz ve tavaf gibi ibadetlere mani olan hades veya necısi izale etmektir.  Temizliğin vasıtaları dörttür ve maksatları da dörtdür. Vasıtaları, su, toprak, ıstinca âleti ve dabağattır. Maksatları da; abdest, gusül, teyemmum ve necaseti izale etmektir. HADES ÜÇ ÇEŞİTTİR 1-Abdesti icab ettiren hades-i asgar (küçük hades). 2-Guslü icabettiren hades-i mütavassıt (orta hades). 3-Hayz ve nifastan hasıl olan hades-i ekber (En büyük hades). Necaset de lügatta, tiksindiren şey demektir. Şeriatta ise, namazın sıhhatına mani olan tiksindirici şeydir. Hades ve necasetin izalesi ancak su ile olur. Su da yedi çeşittir: 1 - Yagmur suyu,  2 - Kar suyu, 3 -— Dolu suyu 4 — Pınar suyu. 5 Kuyu suyu, 6 — Çay ve nehir suyu, 7 — Deniz suyudur. SU İKİ KISIMDIR: Su, şer an iki kısımdır 1 — Mutlak sudur ki, yaratıldığı vasıf üzre olup herhangi birşey ile karışmayandır. 2-- Mukayyed sudur ki, bugday, m...

NEFİS TEZKİYESİ

Kur'ân'ın gayelerinden biri de, beşerî nefis tezkiyesine davettir. Dünya ve ahiret kurtuluşu nefsin tezkiyesine bağlıdır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir." (ŞEMS 91/7-10) Buna göre nefis, fıtratı gereği onu kirleten ve kötülükle buluşturan zulme elverişlidir, aynı zamanda onu temizleyen ve arındıran takvayada müsaittir. İnsana düşen, aklıyla ve iradesiyle iki yoldan birisini yani arınma yolunu(tezkiye) veya kötülük yolunu(tedsiye) seçmesidir. Şüphesiz ki arınma yolunu tercih ettiğinde aynı zamanda kurtuluş yolunu da seçmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Arınan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (A'la 87/14) Yüce Allah kıyamet günü rabbinin huzuruna çıkanlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "Kim de iyi davranışlarda bulunmuş bir mümin olarak O'na varırsa, üstün derecel...

KUR'AN BÜTÜN ZAMANLARIN KİTABIDIR

Kur'ân'ın özelliklerinden birisi de, bütün zamanların kitabı, bütün insanlığın kitabı, dinin bütününün kitabı ve hakikatin tümünün kitabı olmasıdır."Kur'ân bütün zamanların kitabıdır” ifadesinin manası, onun ebedî kitap olmasıdır. Sadece belli bir asrın, neslin veya nesillerin (kitabı) değildir ki zamanını dolduruversin. Yani Kur'ân'ın hükümleri, emir ve nehiyleri herhangi bir vakit ile sınırlı değildir ki onunla amel duruversin.  Muayyen bir zamandaki vakitli dinlere nispetle bu (düşünce) sahihtir. Bunların kitapları o zamanla sınırlıdır. Sonra başka bir din, başka bir Resûle gönderilen başka bir kitap onu nesh edecektir. Bundan dolayı onu indiren Yüce Allah, muhafazasını garanti altına almamış, onu muhafaza etmeyi ehline bırakmıştır.  Lâkin Islâm'a gelince, O, son risâlettir; Hz. Muhammed, en son Resûldür. Kur'ân, semâvî kitapların sonuncusudur. Beşer için en son ve en hidayete erdirici sözler içermiştir. Onun belli bir vakit ile sınırlanmasına imkân ...

KUR'AN'DA EVREN, YARATILIŞI VE KANUNLARI

Kur'an'ı inceleyen bir kimsenin göz önünde bulundurması gereken bir husus: Kur'an'da yer alan kimi ayetlerdeki evrenin yaratılışı, kanun ve sahnelerine ilişkin işaretler, yüce Allah'ın azametine, egemenliğinin sınırsız genişliğine, sanatının incelik, eşsizlik ve takdirine, her şeyi kuşatmasına, kudretine ve tedbirine dinleyicilerin dikkatini çekmeyi hedeflemiştir. Davetin ana hedeflerinden Yüce Allah'ın varlığının vücubunu, en mükemmel sıfatlarla nitelenmesini, her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu; çoluk-çocuğa, ortağa, yardıma ihtiyacının olmadığını; Rablik ve ulûhiyette bir ve tek olduğuna; sadece bir tek kendisinin, önünde boyun eğilmeye,ibadet edilmeye, yönelmeye, yakarışa ve mutlak tasarrufa layık olduğuna; ilminin büyük küçük her şeyi kuşattığına; evrenin, Onun hikmetinin gerektirdiği kanunlar çerçevesinde yaratılışındaki ulu ve yüce hikmetine dikkatleri çekmeyi vedesteklemeyi hedeflemiştir. Sonra Allah, korku ve heybetini dinleyicilerin kalplerine ser...